Dergimizin bu bölümünde Hacettepe Üniversitesi Fransızca Mütercim Tercümanlık Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ayşen Zeynep Oral ile S/sağır ve işitme engelli çocuklara yönelik işaret dili çevirisi üzerine röportaj gerçekleştirilmiştir. 7. sayımızdaki bu çalışmamız 5. sayımızdaki röportaj çalışmamızın devamı niteliğindedir.
Soru: S/sağır ve işitme engelli çocuklara çeviri yapmanın, özellikle edebiyat bağlamında çeviri yapmanın zorlukları neler olabilir bahsedebilir misiniz?
Cevap: Son yıllarda görsel-işitsel çeviri bağlamında ele alınan “engelsiz erişim” kapsamında yapılan çalışma ve yeni açılımlar ivme kazanmış ve Türkiye’de de kamu kurumları, akademi ve ilgili sektörlerle ortak çalışmalar, projeler yürütülmüş, somut adımlar atılmıştır. Bu gelişmeler engelli bireylerimiz ve toplum için son derece sevindiricidir. Aslında burada “engelli” sözcüğü üzerinde biraz durmak istiyorum. Yıllar boyunca engelli grupları tanımlarken “sakat”, “özürlü” sözcükleri kullanılmıştır ancak zaman içinde dünyada bu gruplara olan bakış açısı farklılaştıkça ve farkındalık arttıkça bu sözcüklerin yerini “engelli” ve “dezavantajlı” birey tanımlamaları almıştır. Aslında “engelli” ve “dezavantajlı” derken zaten bir ötekileştirme yapılmaktadır. Bu yüzden belki bu grupları “özel gereksinimli” bireyler olarak adlandırılmak yerinde olacaktır. Bu guruplar içinde benim çalışma alanım S/sağır ve işitme engelliler ve Sağır toplum içinde yer alan farklı kitlelerdir. S/sağır ve işitme engelli bireyin çocuk yaşta eğitimi, bilinçlenmesi Sağır toplumunun profilini zamanla değiştirip dönüştürecektir. Bir atasözümüz de ifade edildiği üzere “Ağaç yaşken eğilir.” bunun önemini göstermektedir aslında. Duyan konuşan çocuklarla aynı hakka sahip olan S/sağır ve işitme engelli çocukların diğerleri gibi bilgi, eğlence, yazılı materyale erişimi çok önemlidir. Edebiyat eserlerinin Sağır çocukların bilgi dağarcığının, okuma becerilerinin, dil ve bilişsel becerilerinin gelişmesinde ve kültürlenme sürecinde bir araç olarak kullanımı etkili bir uygulamadır. Nitekim edebiyat herkese iyi gelir. İnsanın kendini, diğer insanları, evrensel olan duyguların ifade ediliş tarzını ve dünyayı en iyi tanıma aracıdır. Bu çerçevede edebiyat eserleri dil ve kültür bağlamında iyi bir araçtır. Peki bunu nasıl hayata geçirebiliriz?
S/sağır ve işitme engelli çocukların ana dilleri işaret dilidir ve S/sağır kültürü içinde büyümektedirler. Sağır çocuklar gözleriyle duyar ve elleriyle konuşurlar. S/sağır ve işitme engelli çocukların okuma becerileri, dilsel ve bilişsel gelişimleri duyan akranlarıyla aynı düzeyde değildir. Bu nedenle onların alımlamasına uygun bir tasarımın yapılması esastır. Yani başka bir deyişle ürünü erişebilir hale getirmek gerekmektedir.
Ürünü erişebilir kılmaktan ne kastediyoruz biraz ondan bahsedeyim. Türkçe yazılmış edebiyat eserlerinin ilk etapta “işiten dünyaya erişimi olan” çocuğa yönelik olarak tasarlandığının bilinciyle hareket etmek önemlidir. Öncelikle ürünü üreticisi ve alıcısının arasında kültürel olarak örtüşümün tamamen veya kısmen olabileceği gibi çok farklı olabileceğini göz önünde bulundurmak gerekecektir. İki alıcı kitlenin (Sağır ve işitme engelli çocuk ve diğer çocuklar) işiten kültürdeki kültür birikimine, dünya bilgisine erişimi arasında da farklılıklar olacaktır. Sağır çocuğun kendi kültüründe ve dilinde olmayan kavramların ve düşüncelerin, söylem biçimlerinin olabileceği unutulmamalıdır. Diğer taraftan sadece içeriğin aktarılması yeterli olmamaktadır. Alıcı çocuk olduğundan esere karşı ilgi duyması, zevk alması, motivasyonunun artması önemli bir bileşendir. Öncelikle edebi eserin erişilebilir hale gelmesi için dilde sadeleştirme, işaret dilini görsel materyalle destekleme ve ayrıntılı alt yazı tekniğini kullanma gibi alıcı kitleye uygun tekniklerin kullanılması gerekmektedir. Bu bir ekip işidir. İşaret dilini çok iyi kullanan ve aynı zamanda Türkçeye ve iki kültüre hâkim Codalar/işaret dili çevirmenleri, Sağır editör, kitapların yazarları, eğitimciler, erişim uzmanları ve bunların aktarılmasındaki teknik ekip bu sistemin bir parçasıdır. Birçok Batı ülkesinde S/sağır çocukların dil, eğitim ve bilişsel gelişimlerini sağlayan çeşitli uygulamalar bulunmaktadır. İlkokul çağındaki S/sağır ve işitme engelli çocukları edebiyat eserleriyle buluşturan önemli bir proje yapılmıştır. Bu projeden daha önceki sayınızda bahsetmiştiniz. Türk İşaret Dili Çalışmaları ve Uygulamalarıyla ilgili olarak Hacettepe ve Ankara Üniversitesi’nde açılmış olan tezli ve tezsiz yüksek lisans programlarında S/sağır ve işitme engelli çocukları edebi eserlerle buluşturmak adına yeni ve farklı çalışmalarla alana katkı sağlanacağı düşüncesindeyim.
Soru: Medyada veya çeşitli platformlarında S/sağır ve işitme engelli çocuklar için hangi edebi türler (Masal, öykü, şiir vb.) ağırlıklı olarak işaret diline çevrilmektedir?
Cevap: Medyada daha çok çizgi filmler işaret dili ve ayrıntılı alt yazıyla S/sağır ve işitme engelli çocuklara hitap etmektedir. Bu arada EBA TV’de işaret diliyle eğitim programları sunulmaktadır. Bu programlarda da ders içeriklerine göre kullanılan yöntemler değişmektedir.
Soru: Çocuklara yönelik yapılan işaret dili çevirisinde hangi “strateji ve yaklaşımlar” uygulanabilir, söz edebilir misiniz?
Cevap: Burada işaret dili çevirmeni iki ana öğeyi dikkate almak durumundadır. Bunlardan ilki alıcı profilidir. Çevirmen, Sağır ve işitme engelli çocukların yaş gurubuna, söz haznesine, dünya bilgisine, alımlama, öğrenme hızı ve yüküne göre çeviri mantığını ve stratejisini kurgular. İkinci öğe ise ürünün amacı ve içeriği-formatıdır. Bazı ürünler çocuğa bir şey öğretmeyi, bir beceri kazandırmayı, mesaj vermeyi bazıları ise eğlendirmeyi hedeflemektedir. Çevirmen tarafından bu amaçların saptanması önemlidir. Örneğin Pırıl çizgi filminde matematik öğretildiği için çizgi filmde geçen tüm matematik kavramlarının çevrilmesi gerekir; Şef Roka çizgi filminde yemek yapmak öğretildiği için bütün tariflerin çevrilmesine özen göstermek gerekir. Çizgi filmlerde yer alan giriş jeneriklerindeki şarkılar ve görsellerde içeriğe ilişkin yapılar her bölümde tekrarlandığı için aynı şekilde onlar da çevrilmelidir. Alıcı kitlenin yaş grubuna göre teknikler değişkenlik göstermektedir. Daha küçük yaş gruplarında parmak abecesi tercih edilirken daha büyük yaş grubu için işaret dili kullanılabilir. Nidaların çevirisine de dikkat edilmelidir. Bağlama göre bunlar değişkenlik gösterir ve yüz mimikleriyle verilmelidir. Örneğin “Aaa…” duruma göre şaşırma, korku ya da üzüntü ifade edebilir. Çevirilerin Sağır kültürüne uygun olarak yapılması iletişimsel çeviri için çok önemlidir. Hep üzerinde durulan bu konuda Türkçeleşmiş işaretten kaçınmak ve dilde sadeleştirme çok önemlidir.
Soru: S/sağır ve işitme engelli çocuklar için yapılan bir çeviride rol alan aktörler kimlerdir? Çevirmen bu süreçte hangi görevlerde bulunur, bu alanda çeviri yapacak bir çevirmenin sorumlulukları neler olabilir?
Cevap: Yukarıda da belirttiğim üzere görsel-işitsel ürünlerin çevirisi bir ekip işidir. Çevirmenin işaret diline hakimiyeti tek başına yeterli olmamaktadır. Bu ekipte ürünü çocuk alıcıya göre tasarlamak gerektiğinden engelsiz erişim uzmanları, Codalar, eğitimciler, Sağır editörler ve teknik ekip çevirmenin iletişimsel bir çeviri yapması, eksikleri fark etmesi, yeni teknikler oluşturması, deneyim kazanması için gereklidir. Bu ekip çalışmasıyla çevirmen işinin sağlamasını da yapmaktadır bir anlamda. Çevirmen, amaca uygun, anlam ve iletişim odaklı, Sağır kültür ve çocuklar için düzenlenmiş ürünlerin bir yeniden yaratma olduğunun bilincinde olmalıdır. Her bir ürün farklı stratejileri içerebilmektedir. Her bir ürün farklı stratejileri içerebileceğinden çevirmen zaman içinde çevirmen kılavuzlarının oluşturulmasında da katkıda bulunmalıdır.
Soru: Çocuklar için var olan edebiyatın sağır ve işitme engelli çocuklar için çevirisinde temel engeller ve bunların aşımında kullanılacak yöntemler neler olmalıdır?
Cevap: Bu konuda SEBEDER’in “Ana Dili İşaret Dili Olan Çocukları Türkçe Çocuk Edebiyatı Yazarlarının Eserleriyle Buluşturmak İçin Pilot Proje”si örnek gösterilebilir. Bu projeyle, İstanbul Üniversitesi Mütercim Tercümanlık Bölümü emekli öğretim üyesi çocuk edebiyatı yazarı/çevirmeni/araştırmacısı Prof. Dr. Necdet Neydim’in Selim’in Maceraları kitabı serisi SEBEDER, Türkiye İşitme Engelliler Derneği, Bilkent Üniversitesi ile Hacettepe Üniversitesi Çeviribilim akademisyenlerinin desteği ve katkılarıyla S/sağır ve işitme engelli çocuklar için erişilebilir hale getirilmiştir. Pilot niteliğinde olan bu proje aslında öncü ve yol gösterici bir nitelik taşımaktadır. Nitekim çocuk edebiyatı ve Sağır çocukları buluşturmada ana hedefler hep aynı olacaktır. Bu bağlamda ana amaçları şu şekilde ifade edebiliriz:
Sağır kültürde büyüyen ve Türk İşaret Dilini ana dili olarak kullanan ilkokul çağındaki çocukların, Türkiye’de yayımlanan çocuk edebiyatı ürünlerine duydukları ilgiyi arttırmak; söz konusu alıcıların yazın eserleri okuma zevkini geliştirmek; yazınsal eserlere erişimle gelişen ‘yaşam ve toplumlaşma’ becerisine katkıda bulunmak; yazınsal ve insanî estetik birikimine katkıda bulunarak dünya ve hümanizma bilgisini geliştirmek. Buradan hareketle ana dilleri işaret dili olan Sağır ve/ya işitme engelli çocuk alıcılar için işaret diliyle yazın eseri çevirisi ile erişilebilir kaynaklar oluşturmaktır. Bu proje sonunda elde edilen veriler ve dönütlerle benzer kaynakların oluşturulması için akademik açıdan onanmış bir proje döngüsü ve tavsiye niteliğinde çeviri kılavuzu oluşturulmuştur. Proje döngüsü bir çalışma ekibiyle gerçekleşmiştir. Bu ekip Sağır işaret dili editörü, Sağır işaret dili anlatıcısı, danışman statüsünde işaret dili çevirmeni, Sağır alıcı ve de çekim ve montaj süresince ekibe eşlik edecek uzman teknik elemandan oluşmaktadır. Burada sözü edilen ekip elemanlarıyla uzman kişiler kastedilmektedir. Tabii hepsinin belli vasıflara sahip olması gerekmektedir. Ancak burada konumuz gereği daha çok işaret dili çevirmeninin niteliklerinin üstünde durmak istiyorum. S/sağır ve işitme engelli çocuk alıcılara yönelik çeviri yapan işaret dili çevirmeninin nitelikleri diğer kategorilerde çeviri yapan işaret dili çevirmenin niteliklerinden ayrılmaktadır. Çocukların programlarda belli çevirmenleri kendilerine daha yakın buldukları ve tercih ettikleri gözlemlenmiştir. İşaret dili çevirmeni için belli başlı nitelikleri şöyle sıralayabiliriz: Sağır çocuklarla çalışma (eğitim, oyun, etkileşim, dernek faaliyetleri vb.) yapmış olmak, Sağır çocuk alıcılara yönelik çalışmalarda çocuk alıcının sempati duyabileceği sıcak ve samimi bir işaret dili kullanımı sergilemek (katı, didaktik, ciddi, kesik kesik ve benzeri dil kullanımı özellikler sergilemeyen), yaygın ve/ya standart (ölçünlü) işaret dili anlatımına vakıf olmak ve alıcı çocuğun alımlama becerileri doğrultusunda söz haznesini kullanılabilme, mimik ve jestleri çocuk alıcıya göre (yeri geldiğinde uygun duygu ve ifade yüküyle) kullanabilme ve genel hatlarıyla bunu işaret dilinin diğer unsurlarıyla (el dışı işaretlerle ve el işaretleriyle) birlikte belirgin bir şekilde sergileyebilme, mümkün olduğu her durumda çocuk alıcıya yönelik işaret dili kullanımı ile ilgili eğitim almış olma, söz konusu eğitimlerde bu tür çalışmalarda merkezi öneme sahip olan ekrandaki çizime göre konumlandırabilme ve çizimi anlatının bir parçası hâline getirebilme, hikâyeyi zihninde görselleştirme ve durağan görsele (çizimlere ek olarak) hareketli bir hikâye sunabilme, özne olan karakterleri farklılaştırarak (anne, çocuk, anneanne ve benzeri) doğal beden hareketlerini taklit edebilme (öykünme) becerisi – hayvan ve insan karakterlerin özelliklerine uygun (örneğin aksi kedi, şımarık çocuk vb.) beden duruşları ve hareketlerini taklit edebilme-. Bunun dışında kıyafet etiği ve uyumlu çalışma özelliği de önemlidir. Bu projenin detayları için SEBEDER’in projelerimiz sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
Soru: Yazar eğer doğrudan hedef kitlesi olarak bu çocuklara yazacaksa ve sağır değilse onu zorlayacak ögeler neler olabilir?
Cevap: Yazarın bu aşamada S/sağır ve işitme engelli çocuğun ilgi alanlarını, eğitim profilini, aile yapısını ve Sağır kültürünü çok iyi bilmesi gerekmektedir. Duyan konuşan çocuklar için çok cazip olan bir anlatı Sağır çocukların ilgisini çekmeyebilir. Görsellerin daha fazla kullanımı, renk seçenekleri, cümle uzunlukları, özel adlar da bu ilgiyi etkilemektedir. Yazarın Sağır bir editör ve Sağır bir danışmanla işbirliği içinde olması, çevirmen yardımıyla yönlenmesi gerekmektedir. Yazar kitabında kahramanları S/sağır ve işitme engelli olarak kurgulayabilir. Bu şekilde kitap çocuklar için daha da ilginç olabilir.
Soru: S/sağır ve işitme engelli çocukları gerek medya üzerinden gerekse çeşitli kaynaklardan “edebiyat” ile buluşturmak için nasıl çalışmalar yapılabilir veya siz bu yönde hangi çalışmaları yaptınız biraz söz edebilir misiniz?
Cevap: Medyada S/sağır ve işitme engelli çocuklara yönelik programlar içinde çizgi filmler, EBA TV eğitim programları yer almaktadır. Sağırların bir araya gelerek sosyalleştikleri Sağır derneklerinde belli günlerde bu çocuklara işaret dili çevirisiyle edebiyat eserleri erişilebilir hale getirilebilir. YouTube ve Instagram gibi yoğun erişimin olduğu platformlarda “Story Tell” uygulamasına benzer bazı uygulamalar (tabii görsel destekli işaret diliyle olmak üzere) kullanılabilir. Anne ve babalara çocuk edebiyatı eserlerinin çocukların bilişsel gelişimi, sosyalleşmesi, başka dünyaların farkına varması konusunda önemli bir rol oynadığı işaret dili çevirmeni kanalıyla anlatılarak bu konuda bilinçlendirilebilirler. S/sağır ve işitme engelli çocuklara yönelik yaratıcı yazarlık tasarlanabilir. Bu arada S/sağır ve işitme engelli çocuğun hayal dünyasından yola çıkılarak çok farklı ürünler ortaya konabilir.
Röportajı hazırlayan: Tuğçe Ören