İki Kültürden Üç Ortaokul Çağı Romanda Yolculuk Motifini Okumak

James Etim[1]

Özet

Yolculuk motifi Yunanlardan başlayarak uzun zamandır edebiyatta kullanılmıştır. Örneğin, Oedipus’ta Kral Oidipus, tanrıların sözlerinin gerçekleşmesini engellemek için Thebes’ten kaçarken kim olduğunu öğrenir, gerçekte ne olduğunu ve ne yaptığını. – babasını öldürmüş ve önceden bildirildiği gibi annesiyle evlenmiştir. Chaucer’in Canterbury Hikayelerinde bir grup hacı, anlatıcı olarak kendilerinin gerçekten kim olduğunu okura anlatır ve okuyucuya sadece ironiyi değil hikayedeki bazı karakterlerin iki yüzlülüğünü de gösterir. Bu makale yolculuk motifini araç olarak kullanarak iki kültürden üç genç yetişkin romanını analiz eder. Bu üç roman, Paul Curtis’in kaleme aldığı Bud Not Buddy ve The Watsons Go to Birmingham ve Naidoo’nun kaleme aldığı Journey to Jo’burg (1986) başlıklı eserlerdir. Yöntem olarak içerik inceleme kullanılmıştır. Bu üç romanın genç yetişkinler için uygun olduğu bulunmuştur. Son olarak, üç romanı okumak için beş strateji tartışılmıştır.

Anahtar kelimeler: apartheid, tartışma ağı, eğitim, aile, arkadaşlık, grafik düzenleyici, kimlik, yolculuk motifi, edebiyat çevreleri, ırk ilişkileri, günlük okumak.

Giriş

Yolculuk motifi Yunanlardan başlayarak uzun zamandır edebiyatta kullanılmıştır. Örneğin, Kral Oidipus’ta, Oidipus, Thebes’den Tanrıların sözlerinin gerçekleşmesini engellemek için kaçarken gerçekte kim olduğunu ve ne yaptığını öğrenir. – babasını öldürmüş ve annesiyle evlenmiştir. Bir grup seyyah tarafından üstlenilmiş olan Chaucer’ın Canterbury Masalları, her anlatıcının bize gerçekte kim olduklarını söylemesine izin verir ve okuyucunun yalnızca ironiyi değil, aynı zamanda masallardaki bazı karakterlerin ikiyüzlülüğü de görmemize izin verir. Yakın zamanlarda, Nijeryalı kadın yazar Bauchi Emecheta the Bride Price adlı eserinde gençlik heyecanını ve büyüklerin sesini dinlemeyip geleneklere dikkat etmemenin tehlikesini yolculuk motifini kullanarak tartışmıştır. Nijeryalı meşhur roman yazarı ve deneme yazarı Chinua Achebe Things Fall Apart’ta bunu ustaca kullanmıştır. Okonkwo, Ikemefuna’yı öldürmesinden dolayı atalardan kalma evinden ayrılmak zorunda kalmıştır. Yedi yıl sonra döndüğünde işlerin değiştiğini görür. Değişimlere uyum sağlayamaması bir bakıma trajik çöküşüne neden olur.

Howard’a göre ( t.y.) yolculuk “kahramanların kendileri, toplum ve insan varoluşunun doğası hakkında gerekli doğruları öğrendiği bir keşif sürecidir” (sayfa 7). Lawson (2005) Campbell’i (1949) kullanarak kahramanın yolculuğunun temasının dünya çapında hikayelerde kendisini gösterdiğini belirmiştir. İfadesine aşağıdaki gibi devam etmiştir:

Kahramanın yolculuğu, anlatıdaki masumu, garip ve alışılmadık bir alana sürükleyen doğaüstü bir olayla başlar. Bu noktada, bireye bir seçim sunulmuştur ve bu bir macera çağrısıdır. Seçim, karakteri derinden etkiler…Bu çağrıyı kabul edenler bilinenden bilinmeyene doğru yolculuğa başlarlar…Yolculuk başladığında, kahraman kendisi ve nihai hedef arasında duran birçok mücadeleyle karşı karşıya gelir…Kahramanın bu zorlukların üstesinden gelebilmesi için yolculukta karşılaştığı kimselerin yardımına ihtiyacı vardır. Yolculuğun testlerinden geçenler, yolculuk vasıtasıyla zaten akıl, cesaret ve yüreğe sahip olduklarını ispatlamıştır (s 134-135). Lawson (2005) bu yolculuktaki bir başka önemli unsurun kahramanın topluluğuna dönüp öğrendiği şeyi öğretmesi olduğunu belirtmiştir (s.136).

Bu makale iki kültürden üç ortaokul çağı romanı yolculuk motifini araç olarak kullanarak analiz eder. Bu üç romandan ikisi Paul Curtis’ten olan Bud Not Buddy ve The Watsons Go to Birmingham ve Naidoo’nun (1986) Journey to Jo’burg eserleridir. Ortaokul yılları, ergenlik öncesi çağdaki birçok çocuğun “ben kimim?”, “neden buradayım?”, “toplumdaki rolüm ne?”, “olan şeyler neden böyle?” gibi soruları sordukları yıllardır. Bu çalışma size romanların ergenlik öncesi çocuklarla nasıl bağlantı kurduklarını ve gelişimsel ihtiyaçlarını gösterecek ve sonunda bu üç romandan herhangi birinin öğretilmesi için beş olası okuma stratejisi verecek. Bu üç romanın seçilme sebebi ABD’deki birçok okulun ortaokuldaki öğrencilerinin okuma listesinde bulunan romanlardır. İkinci olarak Paul Curtis’in iki romanı da Coretta Scott King Ödülü ve Newberry Madalyası dahil olmak üzere birçok edebi ödül kazanmıştır. Journey to Jo’burg de Yumuşak Kapaklı Edebiyatiçin Parents’ Choice Honor Book (1988) ve Sosyal Bilimler Alanında Dikkate Değer Çocuk Ticari Kitabı (1986) ödüllerini kazanmıştır. Bu üç romanın ayrıca Fry’ın (1968) metodu kullanılarak 6. Sınıf okuma seviyesinde olduğu tespit edilmiştir; dolayısıyla bu seviyedeki öğrenciler için kolayca okunabilirdir.

Analiz

Bud, Not Buddy: Bud, Not Buddy’deki Bud’ın bütün hayatı ait olabileceği bir ev bulmak ya da kim olduğunu / kimliğini keşfetmektir. 6 yaşında, annesi ölmüştür ama ona yol gösterici birkaç söz, “babasının” gazete kupürlerini ve birkaç değerli taş bırakmıştır. Romanın açılışıyla 1. Bölümde öğreniyoruz ki yeni koruyucu ailesi Amose’lara doğru bir yolculuk yapmaktadır. Oraya ulaştığında ise kalışı kısa sürmüştür. Amose’ların hırçın, sinsi, yalancı ve ailesinin ilgisini ve sevgisini ondan almak isteyen herkese karşı olan küçük oğulları Todd ile başa çıkamaz. Todd ailesini kimseyle paylaşmaya istekli değildir ve herhangi bir rekabeti ortadan kaldırmak için her yolu dener. Bud bu durumu:

“Todd’u bana sorun oluşturduğu için tamamen suçlayamam. Annemin ve babamın olduğu normal bir evim olsa ben de başka çocukların benim evimde yaşamasından mutlu olmazdım” açıklamasını yaparak bu durumu kabul etmiştir (s. 32).

Amose’lardan kaçtıktan sonra yemek bulma görevine çıkmıştır. Duvarındaki zengin bir ailenin yolculuğuyla ilgili resim açıklayıcıdır. Bu bize sırada yemek bekleyip nereden geleceğini bilmeyen fakirler ve büyük arabalar sürüp “büyük parlak dişleri ve büyük parlak gözleri ve büyük parlak yanakları ve parlak gülüşleri” olan zenginler arasındaki zıtlığı gösterir (s.49). Bud, zengin yaşam stillerinin hakkında şunları söyler:

Zengin olduklarını anlayabilirdin çünkü arabalarında sekiz dokuz kişiyi daha alacak kadar yer var gibi görünüyordu ve üstlerinde sinema yıldızı kıyafetleri vardı. Kadın yakası kürklü bir palto giymiş, erkek ise takım elbise ve kravat takmıştı, çocuklar tanesi on dolar olan ceketler giymiş gibi görünüyorlardı (s.49).

Kütüphaneye yolculuğa çıktığında, öğretmeninin artık evli olduğu söyleniyor ve harita okuma, iki şehir ve eyalet başkenti arasındaki uzaklıkları hesaplama konularında coğrafya dersi alıyor. Batıya bir yolculuk için trene binmeye çalışıyor; ama bu mümkün değil. Gerçek yolculuğu babasını bulmak için Grand Rapids’e gittiğinde başlıyor ve kütüphaneciden öğrendiği coğrafya dersleri çok işine yarıyor. Babasını bulmak için çıktığı yolculuğu şöyle anlatır:

Ve Grand Rapids’e doğru yolculuğa çıktım. Fikirlerin birçok yönden tohumlar gibi olması ne komik. İkisi de çok, çok küçük başlıyor ve sonrasında… woop, zoop, sloop… Jack Robinson diyemeden düşünebildiğinden çok daha büyük hale gelmişler. Kocaman bir akçaağaç ağacına baktığında ilk başta küçük bir tohum olduğuna inanmak güç. Demek istediğim şu ki o akçaağaç ağacının tohumunu eline alıp birkaç kez çevirdiğinde beynin o küçük şeyin sadece üstünü görmek için boynunu kaldırıp bakmanı gerektirecek kadar büyüyebileceğine asla inanmaz. Üstüne bir salıncak asabilecek, ağaç ev yapabilecek, ya da üstüne araba sürüp kendini ve seninle birlikte olan talihsiz yolcuları öldürecek kadar büyük bir şey. Fikirler de çoğunlukla öyledir, Herman E. Calloway’in babam olma ihtimali de böyle başladı, o kadar minik bir şey ki dikkat etmesem ilk rüzgarla birlikte uçacak bir düşünce. Ama şimdi burada, büyük, önemli ve filizlenmişti (s. 55).

Ve Flint’ten ayrılır:

Aniden Flint arkamda kaldı; artık şehirdeydim. Caddenin bir tarafında yağmur yağarken diğer tarafında yağmayan tarzda bir gündü. İşte Flint ve kaldırım, minik bir adım atıyorsun ve karşında bir şehir ve toprak yolu. Kaldırım tarafında ŞU AN FLİNT’DEN AYRILIYORSUN, ACELE ET diyen ve toprak yol tarafında ŞU AN FLİNT’E GİRİŞ YAPMIŞSINIZDIR— KALDIĞINIZ SÜRENİN TADINI ÇIKARIN diyen bir tabela vardı. Canım sıkılana kadar Flint’in sınırında yaklaşık yedi kere zıpladım ve Grand Rapids’e doğru gitmeye karar verdim. Hava çoktan kararmıştı ve şehirde işler farklı olmadığı sürece yakın zamanda aydınlık olmayacaktı (Bölüm 10, satır 1-10).

Grand Rapids 193 kilometre uzaktaydı ve akşam ayrılacaktı. Israr ve sevgiyle onu çalıdan çıkarıp Grand Rapids yoluna onu arabasına alan Bay Lefty Lewis’le karşılaştığında çok uzaklaşmamıştır. Bud Bay Lewis’e giriş noktasını şöyle anlatır:

“Gideceğim yere götürüleceğim için sevinçliydim ama, “Bayım, valizimi çalıların orada bıraktım, lütfen alabilir miyiz?” (Bölüm 10, s 63).

Bay Lefty Lewis’in evinde; Bayan Sheets, kızı (Bay Lewis’in) ve torunları tarafından sevgi, özen ve ilgi yağmuruna tutulmuştur. Bu Lewis ailesi ve Bay Amoses’in ailesi arasındaki zıtlığı gözler önüne serer; biri küçük çocuğa sevgi ve dikkat gösterirken, diğeri kötülük ve acıya maruz bırakmıştır. Sonunda babasıyla tanıştığında, Bay Colloway’in babası değil büyükbabası olabileceğini keşfeder. Grup tarafından iyi davranılır ve büyükbabasın tavrı kızı, Bud’ın annesinin öldüğünü öğrenince değişir. Bud ayrıca şimdiye kadar uyuduğu ölü kızın odasının annesine ait olduğunu öğreniyor.

The Watsons Go To Birmingham: The Watsons Go To Birmingham’da; anne ve baba ve Kenny, Byron ve Joey adlı üç çocuk olan bir aile vardır. Momma, anne Alabama’lı; baba ise Flint’li ve hikâyenin açılmasıyla hepsi Flint’te yaşar. İki oğlandan büyük olan Byron başını sürekli belaya sokar. İlk problemi soğuk bir günde dudağının araba aynasına yapışmasıdır ve dudağını çözmek Momma’nın becerikliliğiyle gerçekleşir. Byron’un sorunları annesinden gizli kibrit/ateşle oynadığında devam ediyor. Plastik askerlerle oynarken evi duman basıyor. Byron babasının kredi kartını kötüye kullandığında daha çok soruna giriyor-ailesinden izinsiz İsveç kremalı kurabiye ve elma alıyor. Diğer belası izinsiz saçını düzleştirmesinden sonra babası tamamen saçını kazımaya ve tıraş losyonu sürmeye karar veriyor. Bu bardağı taşıran son damla. Babası Byron’dan yorgun ve üzgün ve onu hemen Büyükanne Sands ile kalmak için onu ve aileyi Birmingham Alabama’ya götürüyor. Babası güneye olan bu yolculuğun Byron’ın düzgün davranmasına olanak vereceğine inanıyor. Alabama’ya gitmeden önceki gece, Byron’ın daha fala sorun yaratmaması için ebeveynlerinin yanında uyumaya davet edilir. Momma tartışmayı başlatarak şunları söyler:

Byron, bizimle gel

Ne için?

Bu bir süre Flint’te geçireceğin son gece olduğu için belki bizim odamızda uyumaktan hoşlanırsın diye düşündük… Byron üst ranzadan atladı ve bana dik dik baktı.

Sadece omuz silktim.

Tahminimce Byron’ın Alabama’ya gitmeden önce kaçacağı dedikodusu annem ve babama ulaşmıştı. İspiyoncunun ben olduğumu sandı ama Joey’di. (s.86)

Yolculukta ilerledikçe, coğrafyayı ve bugünkü toplumdaki sorunları görmeye başlarlar. Baba güney aksanı kullanarak güneyde beyaz ve siyahiler arasında bir ayrılık olduğu bilgisini verir.

Baba güneyli köylü aksanını taklit ederek:

‘Çünkü, oğlum, bu geçtiğiniz yer uzak Güney’dir. Sizin gibi renkliler burada öylece yoldan geçip etrafta kalacak yer, yiyecek yemek arayamaz, duydunuz mu? Duydunuz mu dedim, oğlum?’(s. 87).

Ohio’da, çocuklar tuvaletlerin dışında müştemilat olduklarını keşfederler. Byron der ki:

Bekle, demek istiyorsun ki eğer tuvalete gitmek istersem dışarı çıkıp öylece bu iğrenç şeyln içine mi gireceğim? Burada hiç temizlik kuralları yok mu? Nasıl tuvalet olarak bir delik kullanacaksın ve insanlar hasta olmayacak? bunlar sinekleri çekmiyor mu? … Adamım, eğer popomu sert katalog kağıdıyla sileceğimi düşünüyorlarsa kafaları yerinde değil. (s. 92-93).

Alabama’ya vardıklarında, Büyükanne Sands onları sevgiyle karşılar:

“Büyükanne Sands bana sıkıca sarıldı ve üstüme ağladı. Gözyaşlarını elinin tersiyle silip birkaç kez gözlerini kırptıktan sonra bana baktı.”(s.103).

Byron’ın da değişip nazikleştiğini gördük. Büyükanne elini kafasında gezdirirken “Saçlar biraz kısa ama bir sorun çıkarmaz, değil mi By?” ‘Evet, efendim.’ Kenny Byron’ın değişen davranışları hakkındaki düşüncelerini şöyle belirtti:

“Byron’ın kafasını aşağıda tutup gülmesi ve her denilene ‘Evet efendim’ ‘Hayır efendim’ demesi daha ilk yumruk atılmadan pes ettiğini gösteriyordu” (s.105-106).

Fakat, Alabama’ya yolculukları bir kilisenin bombalanmasıyla, ırkçılığın karanlık yüzünün onlar için gözler önüne serilmesiyle kısa sürmüştür. Büyükannenin kilisesi yanmış, birçok insan öldürülmüş, bazıları yaralanmış ve Kenny sarsılmıştır. Byron Kenny’ye ve durumu anlatmaya çalışır ve çocukların güvenliği için aile Michigan’a dönmeye karar verir.

Journey to Jo’burg: Güney Afrika’da geçen Journey to Jo’burg; aile, kendini bulma, hastalık ve ölüm, apartheid rejimi ve arkadaşlık gibi geniş konuları işleyen bir romandır. Roman bir merhamet yolculuğu olarak başlar. Dineo hastadır ve Nelandi ile Tiro, onun ablası ve abisi kardeşlerini hastaneye götürmek için annelerini bulmaya Johannesburg’e doğru gitmeleri gerekir.

Sonunda, Nadia artık dayanamaz. Suyla geri döndüklerinde Tiro’yu evin arkasına çağırıp açıkça konuşur:

Mmma’yı getirmeliyiz yoksa Dineo ölecek.

Ama nasıl? Tiro şaşkındı.

Anneleri 300 kilometreden daha uzak olan Johannasburg’de yaşıyor ve çalışıyordu. Büyük yola gidip yürüyebiliriz, dedi Nola sakince (s.2)

Bu memleketlerinin dışına olan ilk yolculukları ve bu seyahat tehlike ve erken yanlış adımlar atma kaygısıyla dolu. İlk, uzun bir yürüyüşün sonunda portakal çalmaya çalıştıklarında neredeyse beyaz bir çiftçinin silahına maruz kalmak üzereydiler. Küçük bir çocuğun onlara tehlikelerle ilgili zamanlı müdahalesi ve gece için kalacak yer temin etmesi onların yoldaki ilk günlerinde kurtulmalarını sağlıyor. Otostop çekip Johannesburg’e giden bir kamyon bulma şansını yakalıyorlar. Bir sonraki problem sadece beyazlar için olan bir otobüse bindiklerinde başlıyor. Sadece bekleyen bir yolcudan gelen uyarı onlara karşı olacak tehlike ve cezanın önüne geçmişti.

Tam içeri atlayacaklarken biri onlara İngilizce “Sorunun ne, aptal mısın?” diye bağırdı. Şaşkınlıkla, ilk kızgın otobüs şoförüne sonra da otobüse baktılar. Otobüs ilerlerken beyaz yüzler içeriden onlara baktı (s. 25-26).

Doğru otobüse bindiklerinde, Naledi Güney Afrika’daki ırksal ayrım ve apartheid gibi bazı ırksal sorunları anlamaya başlamıştır-. Onların doğru otobüse binmelerine yardımcı olan Grace yanlış otobüse bindikleri için özür dilediklerinde, özür dilemelerine gerek olmadığını söyler.

“Niye herhangi bir otobüsü kullanmayalım? Bizim otobüsümüz doluyken onlarınki yarı boş. Üzgün hissetme sakın” diye ekler (s. 26).

Anneleriyle tanıştıklarında, Madam’ın annelerine karşı olan tonuna şaşırılmışlardır: “Çocuklar Madam’ın İngilizce söylediği her şeyi yakalayamıyorlardı ama Mma sakince konuşurken, onun sesi kızgındı. Beyaz kadın niye Mma’yla kavgalı gibi? Dineo’nun hasta olması Mma’nın suçu değil, diye düşündü Naledi” (s. 32).

Apartheid çocukların anneleriyle geceyi Parktown’da (beyaz banliyösü) geçirmesini de imkânsız kıldı çünkü polis onların peşine takılırdı. Soweto’ya götürülmeleri gerekiyordu. Fakat bu yolculuk çocuklara zencilere karşı olan polis şiddetini görmelerini sağlıyor ve gece kalmalarına izin veren Grace’in evinde 1970’lerdeki Soweto başkaldırısını öğreniyorlar: “Anlayacağın” Grace başladı “kardeşimiz Dunn ’76’da polis tarafından alındı. O zamanlar buradaki ve her yerdeki öğrencilerin yürüyüş yaptığı ve etrafın yandığı zamandı”(s.44). Grace’in söylediği anlatı Namedi’yi zenci öğrencilerin eğitimsizliği, polis şiddeti ve bazı öğrencilerin hayatları için Güney Afrika’dan kaçmaları hakkında bilgilendirdi.

Annesiyle eve doğru olan yolculukta, Naledi Grace’in (zencilerin okulda gereksiz ve sadece beyazların istediği şeyler öğretildiği) ve çocukların okulda olması gerektiğini söyleyen annesinin sözü arasında kararsız kalmıştır. Annesinin işini ve hayatının mahiyetini, annesi ona her şeyi söylediğinden anlıyordur:

Biliyorsun; her gün çabalamalıyım, çabalamalıyım… her şeyi Madam’ın istediği gibi yapmak için. Yemek yapmak, temizlik, çamaşır , ütü. Sabahın yedisinden, bazen ona kadar partileri olunca hatta on bire kadar. Tek oturduğum yemek yerken. Ama sessiz kalıp her şeyi yapıyorum, çünkü işimi kaybedersem başka bir tane bulamam.

“Çok kötü Mma” dedi Naledi kısık bir sesle.

Evet, kötüydü. Ama sokaklarda yürüyüş yapan çocuklar bizim gibi olmak istemiyorlar…okulda sadece köle olmayı öğrenmek. Yanlış olanı ölmeleri gerekse bile değiştirmek istiyorlar. (s.54).

Burada Naledi için temsil edilen yazar tarafından görülen siyahi kadınların acı yüzü- güç ve onur kaybı, koca yokluğunda geçinmenin acısı ve ızdırabı ve çocuklarının hayatlarını daha iyi geçirmeleri için daha iyi eğitim almalarını ummak. Naledi farklı tip eğitimin önemini romanın sonlarında bunu deyince anlıyor-

Aniden, karanlıkta yatarken her şey Naledi için netlik kazandı. Konuştukları sadece onların okulları değil, kendi okuluydu da. Mektup yazma hakkındaki o kadar ders… köle olmak için…sürekli yemek yapmada, temizlemede, yıkamada, bahçıvanlıkta ne adar iyi olduklarını yazıp her zaman “Saygılarımla” ile bitirmek. (s.72)

Bu farkına varma başka bir şey olmak istemesine sebep oldu-köle değil doktor olmak. “Evet, bunu olmak ister. Özellikle kendi köyünde doktor olursa ne kadar işe yarayacağını düşün. Kendi ailesine bile bakabilir.” (s. 72)

Bu yolculuk kendisini bulmasına da yardım etti. Ülkesinin bir kesitini görmüş ve bu süreçte ilk elden ülkesinin coğrafyasını anlamıştır, şehir ve ülkedeki yolculuk problemleri. Annesi ve annesi yaşındaki diğer siyahi kadınların çalışma durumlarını, neden çalışmaları gerektiğini ve annesinin kendini bulduğu durumdan kaçınması için kendisinin işe yarar bir eğitim alması gerektiğini anlamıştı. Romanın iki farklı yolundaki düşünceleri kendini bulmanın önemini yansıtıyor. Geniş alana uzanan kara hızlıca geçti; çayır, dağlar, tekrar çayır. Naladi birden çok küçük hissetti. Mma’yı almak için gittikleri yolculuktan önce, hiç bu kadar alanın olduğunu düşünmemişti. Şehrin nasıl olduğuyla ilgili bir fikride yoktu…ve annesini şimdiki bildiği kadar hiçbir zaman bilmemişti. (s.55)

Naledi döndü ve Dineo’nun yanağını okşadı, bu kardeşini uykusunda tebessüm ettirdi. Ne garip, diye düşündü Naledi. Dineo aşırı hasta olmasa, o ve Tiro Mma’yı bulmak için bu yolculuğu yapmayacaklardı. Dineo’yu kurtarmıştı bu, emindi. Ama ayrıca, bu yolculukta, birçok şey buldu. (s.73)

Üç Romanın Genç Ergenler İçin Uygunluğu.

Bu romanlar ortaokul sınıflarında Özet 1’de gösterilen dört geniş nedenden ötürü okumaya uygundur.

Etkili Tavsif Hassel-Hughes ve Rodge’a (2007) göre, şehir ergenlerinde serbest okumaya geldiğinde, iki cinsiyet de “diğer gençler (‘benim gibi karakter veya insanlar’ ya da ‘benim yaşımda zorlu sorunlarla savaşan karakter veya insanlar’)“hakkında okuma isteklerini belirtmişlerdir. (s.26).

Ergenlik öncesi ve genç romanları yazarken problem çözebilen ve yazarı dünyaya başka bir açıdan bakmaya iten sevilebilen karakterler tasvir etmek önemlidir. Rogg ve Kropp’un belirttiği gibi (t.y.), “Efektif tavsif iyi bir anlatı metninin anahtarıdır. Okuyucular karakterlere ne olduğunu ve hikâyede sorunlarının nasıl çözüleceğini önemsemelidir. Bu özellikle isteksiz okuyucular için oldukça önemlidir. Zorluk çeken okuyucular için olan romanlar açık tanımlı ve farklılaşmış karakterler içermeli.” Ortaokul öğrencileri sık sık dünyalarını keşfedip toplumdaki yerleri hakkında sorular soruyorlar, hayatın adaleti ve etraflarındaki sorunları nasıl çözebileceklerini düşünüyorlar. Üç romanımızda, ortaokuldaki okuyucular üç romandaki karakterler de 10-14 yaş aralığında (ortaokul öğrencileri üç romanın ana karakterleri gibi genellikle 10 ve 14 yaşları aralığındadır) olan, dinamik karakterler ve gençlerin yaşamında bulunan bazı problemleri çözmeye uğraştıkları için onlarla bağ kurabilirler. Bu romanlarda ayrıca genç çocuktan ana karakterlere hayat dersi veren yetişkin karakterlere uzanan geniş bir aralığı vardır. Öğretmen karakter gelişimi, karakter özellikleri ve neden bazı karakterlerin sevilip bazılarının sevilmediği hakkında bir ders oluşturabilir.

Ya Kimlik Ya da Rol karışıklığı: Eric Erickson gençler için temel endişelerden birinin ya kimlik ya da rol karışıklığı olduğunu belirtmiştir (1968). McLeod (2013) bu konseptin genişlemesinde, gençlerin olasılıklar keşfetmekte ve kendi kimliklerini kendi yolculuklarında yola çıkarak oluşturmaya başladıklarını belirtmiştir. Toplum içinde bir kimlik oluşturmadaki başarısızlık (“Büyüdüğümde ne olmak istediğimi bilmiyorum”) rol karışıklığını ortaya çıkarabilir. Rol karışıklığı, bir şahısın toplumdaki yeri hakkında kendilerinden emin olmamasıdır.

Özet 1. Üç romanın genç ergenler için uygunluğu.

Sebep Bud Not Buddy The Watsons Go to Birmingham Journey to Jo’burg

Efektif tavsif Bud 10’lu yaşlarında, sempatik Byron 13 yaşında ve Kenny 10 Naledi 11-12 yaşları karakterle bahsedilen-cesur yaşında arasında ve Tiro 10 yaşından

komik, saygılı küçük. Naledi kardeşlerine olan sevgisi ve annesini bulmak

için girdiği tehlikeli yolculuk

göz önüne alınınca sempatik

bir karakterdir.

Gençlerin ya kimlik ya Bud için, temel sorun Ben kimim? Yolculuğun esası çocuklara soylarını Bu yolculuk Naledi’nın da rol karmaşası sorunu Babam kim? Nerede? Onunla tanı- tanımalarına yardım etmek Güney Afrika’daki yerini

şınca ondan ne öğrenebilirim?’dir. bulmasına yardım ediyor

(Erickson)

– Ben kimim?

– Toplumda ne olmak istiyorum?

-Bu büyük resimde annem nerede?

-Güney Afrika’da siyahilere yanlış eğitim niye olmuştur? Bu

yanlış eğitimin sonuçları nedir? Bu durumu nasıl değiştirebiliriz?

Aile, aşk ve arkadaşlık konuları -Üç ailenin kıyaslanması- -Ailelerde sevgi -Kardeşlerin Amos ailesi, Lewis ailesi ve -Erkek kardeşler arasında kurbanlık sevgisi

büyükbabası arkadaşlık -Annenin çocuklarına sevgisi

-gösterildiği sevginin kıyaslaması ya da

üç ailede gördüğü sevginin azlığı

-Arkadaşları ve öğretmeniyle dostluğu

Sosyal adalet sorunu Özellikle depresyon zamanı Daha iyi ırk ilişkileri Apartheid’ın açlık ve anlaşmazlıklar için çalışmak kötülüğü ve

İhtiyacı olana yemek sağlamak siyahiler için nasıl daha iyi

eğitim sağlanabileceği.

Bu konsepti edebiyata devam Bud’ın tek amacı babasının kim Ben kimim? Toplumda ne olmak istiyorum?

ettirirsek Campell (2004) genç olduğunu bulmak-nerede olduğu ve Bu büyük resimde annem nerede?

yetişkin,romanlarının merkezi bir kariyer olarak ne yaptığı Siyahilerin yanlış eğitimi Güney Afrika-

odağının yetişkin olmak,”Ben ve babasının yaşamına ne kadar daki gerçek rollerine tamamen ulaşmalarına

kimim ve bununla ne yapacağım?” uyduğudur.Watsons Go To Bir- nasıl yardım etti? Okuyucular çıktıkları bir

sorularına cevap araması varsayı- mingham’da odak çocukların yolculuk hakkında yazmaya ve bu yolculukta

mını söylemiştir. Kitapta ne soyunu ve ailedeki yerlerini öğrendikleri, akranları tarafından nasıl etki

olay geçerse geçsin, görevi bulmaktır. Journey to Jo’burg’de altında kaldıkları vs. teşvik.

yerine getirmek kitabın asıl Naledi hasta kız kardeşinden haberdar

olayıdır. (s. 360) etmek için annesini bulmaya gidiyor.

Üç romandan her biri bir Ayakta ve kamyonda olan zor yolculuk

seviyede kimlik oluşumuyla ve annenin yardımıyla Naledi Güney

ilgili. Bud Not Buddy’de ben Afrika toplumunda yerini buluyor.

kimim? sorusu belirgin.

Aile, arkadaşlık ve aşk konuları: Çoğu ortaokul romanı ve kısa hikayeler diğer konuların yanında aile, aşk ve arkadaşlık ile ilgilenirler. Bu üç roman aile, aşk ve arkadaşlık konularıyla uğraşır. Bu üç romanda, öğrenciler yetişkinlerin genç yetişkin karakterlere gösterdiği sevgiyi kıyaslayabilir, romanlardaki arkadaşlıklar ve ev halkında ailelerin birbirlerini desteklemesine bakabilirler. 2013’te Vespa, Lewis ve Kreider ABD’deki ailelerin doğalarıyla ilgili yazdılar.

  • 1970 ve 2012 arası, 18 yaş altı çocuklu hane sayısı yarıya inerek yüzde 40’tan yüzde 20’ye düşmüştür
  • Tek kişili hane oranı 1970 ve 2012 arası yüzde 10 artarak yüzde 17’den yüzde 27’ye çıkmıştır.
  • 1970 ve 2012 arasında, hane başına düşen birey sayısı 3.1’den 2.6’ya düşmüştür.
  • Sadece anneli ve sadece babalı ailelerin yüzdeleri 2007’den beri yükseldi (s.1, 13)

Öğretmenler değişen Amerikan ailesinin doğasını kullanarak öğrencilere aileleri ve ailedeki yerleri denemeler yazdırabilirler. Öğretmenler öğrencilere aşağıdaki konu hakkında da yazı yazdırabilir:

Sosyal Adalet Sorunu: Kelly, Branes ve Orlowski’ye göre (2004), sosyal adalet üç geniş alanı kapsayarak öğretilmelidir; (a) sosyal ve temel adaletsizliğin kritik analizi (b) “sadece etrafımızdakiler değil yabancılar için de sosyal adalete ulaşmak için prensipli harekete” kararlılık (c) Alternatif görüş alanlarını dinleyerek, bireyin şahsi sosyal adalet anlayışını sorgulama isteği (s. 40).

Sosyal adaletin odağının ileriki ilavelerinde, Cumming-Potvin (2009) geçişin “yeniden dağıtmak için adaletten tanınma için adalete yani sosyal adaletin odağı bu zamanlarda kimliklerini korumakta zorlanan, kültürel üstünlüğü bitirmek ve tanınmak isteyen kültürel gruplar tarafından tanımlanmıştır” olduğunu yazmıştır (s. 84). Üç roman orta seviye öğrencilerin dikkatini ve faaliyetini isteyen-ırk ilişkileri, açlık ve evsizlik ve şahsı özgürleştirmek için eğitimin gücünü işler. Ortaokul seviyesinde, öğretmenler öğrencilere bu konularda yazı yazdırabilir. Irklar arasında uyumu yakalamak için ne yapabiliriz? Herkesin evi olması için gerekenleri yapmaları için devlet için ya da devlete karşı tartışın. Ya da şu an gördüğün eğitimi anlat ve ihtiyaçların için nasıl daha uygun olabileceğini belirtin. Daha yüksek sınıflarda (7 ve 8. sınıflar) öğretmenler büyük öğrencilerin özellikle anaokulu-ortaokul ortamında, daha küçük öğrencilere okuduğu ya da öğrencilerin evsizlik, açlık ve ırk ilişkileri gibi çeşitli konulu filmler izleyip bunlar hakkında tartışabilir ya da bu konu hakkında dinleyicileri bilgilendirmek için konuk konuşmacı ve velileri getirebilirler.

Beş Olası Okuma Stratejisi

Aşağıda yolculukları anlamaya yardımcı olacak okuma stratejileri verilmiştir.

Öğrenciler öğretmen yardımıyla edebiyat çemberi oluşturur (Hill, Noe ve Johnsom 2001). Yolculuk Takipçisi günlük okumalarda eylemlerin nerede oluştuğunu takip eder. Takipçi, her ortamı kelimelerle veya diyagram ya da haritayla ayrıntılı anlatır.

1. Üçü de tarihi roman olduğundan, öğrenciler Güney Afrika’daki apartheid, Büyük Depresyon, 1963 Birmingham ayaklanmasını araştırır ve araştırma ödevi olarak sunar. Edebiyat çemberindeki araştırmacı bu projede öncü olur.

2. Öğrenciler, ana karakterlerin farklı yolculuk deneyimlerinin bazı yönlerini yansıttıkları ve bunu kendi yaptıkları bir yolculukla ilişkilendirdikleri bir okur yanıtı günlüğünü tamamlar. Zorluklar nelerdi? Ne öğrendi?

3. Özellikle okuma/dil sorunu olan öğrencilerin görevleri yerine getirebilmesi için eşli okuma yapılır. Bu İngilizce öğrenenler için de faydalı olur. Öğrenciler, bunu geçmişte gerçekleştirilen bir yolculukla ilişkilendirirler.

4. Öğrenciler yolculuklarla alakalı kelimelerle kelime duvarı hazırlar.

5. Öğrenciler, neden-sonuç ilişkileri gösteren olayların bazılarını yakalamak için grafik düzenleyiciler kullanırlar. Burada, yolculuktaki olayların önemli karakterlerin hayatlarında nasıl efektler oluşturduğuyla ilgili balık kılçığı şeması kullanırlar. Ayrıca düşüncelerini yazmak / Bud’ın bu yolculuğa girişmemesi daha iyi olurdu, ya da Johannesburg’e olan yolculuk gereksizdi gibi konular hakkında tartışmak için Discussion Web Alvermann (1991) kullanırlar.

Sonuç

Landt’a göre (2006) Ortaokullarda, edebiyatın; dil gelişimi, okuma yeteneği geliştirme, öğrencileri farklı deneyimler ve kültürlere maruz bırakmakta ve öğrencilere hayatı sorgulatmak gibi birçok amacı vardır.

Edebiyat farklı kültürlere kapı açabilir ve öğrencilere başka türlü karşılaşmayacakları fikir ve düşünceleri tanıtır. Öğrenciler, kültürü bilgi dolu bir kitaptan öğrenmektense diğer gençlerin gözlerinden deneyimlerler. Kendi yaşlarındaki kişilerin zorluklarla tanışmasını ve sorunları çözmelerini görürler. Diğer kültürlerin alışılmadık bakış açıları- dilleri, giyinişleri, inançları- benzer sorunlar ışığında görüldüğünde daha az yabancı görünürler (s.691).

Burada analiz edilen iki farklı kültürden üç farklı genç yetişkin romanı öğrencilere yolculuk motifini sunmuştur. Howard (t.y.) yolculuğun “kahramanların kendileri, toplumları ve insan doğası hakkında mutlak gerçekleri öğrendiği bir keşif süreci” olduğunu belirtmiştir (s.7). Bu üç roman ortaokul çağındaki okurların ana karakterin bakış açısından yolculuğu deneyimlemeyi ve bu süreçte aile ve arkadaşlık temalarını keşfetmelerine, ırk ilişkileri, açlık gibi sosyal sorunları ve ırksal ayrımın sonuçlarını tartışmalarına olanak sağlamıştır. Bu süreçte, okuyucular toplum ve insan deneyimlerinin doğası hakkındaki mutlak gerçeği keşfetmiştir. İngilizce Dili Sanatı öğretmenleri, farklı okuma ve dil sanatı stratejileri kullanarak bu romanları ortaokul öğrencileri için ilginç kılabilirler.

Kaynakça

Alvermann, D. E. (1991). The discussion web: A graphic aid for learning across the curriculum. The Reading Teacher, 45(2), 92-99.

Campbell, J. (1949). The hero with a thousand faces. Princeton, NJ: Princeton University Press.

Campbell, P. (2004). Our Side of the Fence The Horn Book. 80 (3) (pp. 359-362).

Cart, M. Reviewing Children’s and Young Adult Literature Handbook of Research on Children’s and Young Adult Literature: Routledge.

Cumming-Potvin, W. (2009). Social Justice, Pedagogy and Multiliteracies: Developing Communities of Practice for Teacher Education. Australian Journal of Teacher Education, 34(3).

Curtis, C. P. (1999). Bud, not Buddy. New York: Delacorte. 243 pp: ISBN 0-385-32306-9.

Curtis, C. P. (2013). The Watsons Go to Birmingham– 1963: Yearling.

Erikson, E. (1968). Identity: Youth and New York: Norton.

Fry, E. (1968). A readability formula that saves time. Journal of reading, 11(7), 513-578.

Hill, B. C., Noe, K. L. S., & Johnson, N. J. (2001). Literature Circles Resource Guide: Teaching Suggestions, Forms, Sample Book Lists and Database [with CDROM]: ERIC.

Howard, N. (2010). The Quest Motif in Literature Supplemental handout for English.

Hughes-Hassell, S., & Rodge, P. (2007). The Leisure Reading Habits of Urban Adolescents. Journal of Adolescent & Adult Literacy, 51(1), 22-33.

Keene, E. O., & Zimmermann, S. (1997). Mosaic of thought: Teaching comprehension in a reader’s workshop: ERIC.

Kelly, D. M., Brandes, G. M., & Orlowski, P. (2004). Teaching for Social Justice: Veteran High School Teachers’ Perspectives. Scholar-Practitioner Quarterly, 2(2), 39-57.

Kuramae, E. E., Buzeto, A. L., Ciampi, M. B., & Souza, N. L. (2003). Identification of Rhizoctonia solani AG 1-IB in lettuce, AG 4 HG-I in tomato and melon, and AG 4 HG-III in broccoli and spinach, in Brazil. European Journal of Plant Pathology, 109(4), 391-395.

Landt, S. M. (2006). Multicultural Literature and Young Adolescents: A Kaleidoscope of Opportunity. Journal of Adolescent & Adult Literacy, 49(8), 690- 697. doi: 10.1598/jaal.49.8.5

Lawson, G. (2005). The Hero’s Journey as a Developmental Metaphor in Counseling. The Journal of Humanistic Counseling, Education and Development, 44(2), 134-144.

McLeod, S. (2013). Simply Psychology. Erik Erikson. Retrieved August, 9, 2013.

Naidoo, B. (1985). Journey to Jo’Burg. New York: Harper Collins.

Out, C. T. S. (2006). Young Adult Literature in the English Curriculum Today. Paper presented at the From the Editors 3 Call for Manuscripts 4 Diane Tuccillo 2006 ALAN Workshop Preview.

Pattee, A. (2015). Is It Time to Move the Books? Considering Your Library’s YA Fiction Collection. Young Adult Library Services, 13(4), 13.

Rog, L., & Kropp, P. (2010). Hooking Struggling Readers: Using Books They Can and Want to Read. Reading Rockets.

Vespa, J., Lewis, J. M., & Kreider, R. M. (2013). America’s families and living arrangements: 2012. Current Population Reports, 20(2013), P570.

İngilizceden Türkçeye Çeviren: İlayda Gündoğan

Çeviri Editörü: Büşra Yaman

Kaynak Metin: Etim, James (2017) “Reading the Journey Motif in Three Middle Grades Novels from Two Cultures”, American Journal of Educational Research, Cilt: 4, Sayı: 1, s.5-12.

  1. Winston Salem Eyalet Üniversitesi, Winston Salem, NC 27110, Birleşik Devletler.

Bu yazıyı paylaşın
error: İçerik koruma altındadır!!
Scroll to Top