Dr. Andreas Wicke
Metinlerarasılık, metin içinde başka metinlere atıfta bulunulması, gönderme yapılması veya onlardan alıntı yapılması yolu ile metinler arasında oluşan ilişkiyi tanımlar. Metinlerarasılık kuramının ve araştırmasının merkezinde, metinlerin arasında değinilen ortak konu ya da konular vardır. Çocuk ve gençlik edebiyatında 20. yüzyılın sonları ile 21. yüzyılın başlarında metinlerarasılık konusunun öneminin ciddi ölçüde arttığı ortaya çıkar. Geleneksel metinler zaman zaman az sayıda da olsa zararsız imalar içerirken, çağdaş çocuk ve gençlik edebiyatındaki metinlerarasılık, postmodernizmin etkisiyle her yerde bulunan ve temel oluşturan karmaşık bir fenomen haline gelir ve buna rağmen anlam çoğu kez marjinalleştirilir. Sullivan’ın (2000, 80) aktardığına göre:
“Çocuk edebiyatında metinler arası ilişkiler genellikle yüzeyseldir; oyun özelliği ön plandadır. İlgili referansın anlam olanaklarından sonuna kadar yararlanmak yerine birçok pretext[1] kullanıldığı geniş kapsamlı bir metinlerarasılıkla daha çok karşılaşılmaktadır” Sullivan’ın (2000: 80).
Bunu yaparken O’Sullivan, bir yandan metinlerarasılık kuramında oyun özelliklerinin kullanıldığı yerlerin kesinlikle önemli olduğunu gözden kaçırırken, diğer yandan Kümmerling-Meibauer’ın (2001: 59) çocuk edebiyatında vurguladığı “metinler arası göndermelerin fark edilebilir bir şekilde karmaşık olmasını” küçümser.
Paul Maar (2007: 177 vd.) çocuk ve gençlik edebiyatındaki metinlerarasılığın dört gerekçesini şöyle sıralar: Birincisi; çocukların metinler arası göndermeleri ancak sınırlı bir ölçüde anlayabileceği görüşünü çürütür ve “çocuk okur yazınsal imaların hiçbirini fark etmezse, bunun “eseri kapsam ve içerik açısından hiçbir şekilde” değiştirmeyeceği fikrine karşı gelir. İkincisi, bir yazar olarak yazarken “çocuğa veya beraberinde okuyan yetişkini” de düşünür, onların “oldukça bilgin olduğunu hayal eder ve onları sıkmak istemez”. Üçüncüsü, çocuk edebiyatının ciddiye alınması gereken bir edebiyat alanı olmasını talep eder. Çocuk edebiyatı gerçekten bir edebiyat alanıysa “alıntı ve montaj, modern edebiyatta önemli stilistik araçlar olduğundan, sadece izin verilmemeli, doğal olarak kullanılmalıdır.” Dördüncüsü, uygun şekilde düşük bir sinyal eşiğine sahip olan ve “bilgin çocukların kesinlikle anlayacağı” pretext örnekleri verir.
Tarihsel bakış açısı
Joachim Heinrich Campe’nin romanı Genç Robinson Crusoe (1779), “Alman çocuk ve gençlik edebiyatının ilk [..] klasiği ve aynı zamanda da ” ilk [..] çok satanıdır ” (Schikorsky 2003, 43). Aydınlanma çağında belirli bir çocuk ve gençlik edebiyatının hızla artan önemi göz önünde bulundurulduğunda, metinler arası süreçlere tarihsel açıdan göz atmaya Campe’nin Robinsonatlar’ı ile başlamak kesinlikle uygun olacaktır.
Robinson tarzı eserler, metinler arası bir gelenek içindedir, burada bireysel metin referanslarını ve sistem referanslarını ayırmak zordur, çünkü her Robinson tarzı eser Daniel Defoe’nun Robinson Crusoe (1719) romanına ve Robinson benzerlerine atıfta bulunur. Campe niyetini bir önsözünde ortaya koyar: Amacı, Jean-Jacques Rousseau’nun Emile ya da Eğitim Üzerine (1762) genç okurlarına ısrarla önerdiği metinleri Robinson Crusoe’da aydınlanma açısından içerik ve stil açısından iyileştirmektir. Genç Robinson Crusoe‘nun çocuk okurları eğlendirmesi, ama her şeyden önce onları hem öğretim hem de ahlaki açıdan eğitmesi gerekiyordu. Defoe ve Campe’nin romanları arasında metinler arası bir ilişki olsa da, bu estetik değil, amaca yöneliktir.
E. T. A. Hoffmann, Serapion Kardeşler’i çocuk edebiyatı hakkındaki tartışmalarına göre değerlendirilirse, çok daha modern bir görüş ortaya çıkabilir. Bu bağlamda konu aynı zamanda metinlerarasılıktır. Lothar’ın açıkça “çocuk masalı” (Hoffmann 2008, 241) olarak ilan ettiği Fındıkkıran ile Fare Kral (1816) öyküsünde şöyle der: “Bir at! Bir at! Krallığıma karşılık bir at!” (ibid. 261). Yani Hoffmann, William Shakespeare’in III.Richard’ından alıntı yapmakta (1597) ve bu alıntı aşağıdaki çerçeve öyküsünün konusu olmaktadır. Theodor, “çocukların […] her şeyi kapsayan ince ayrıntıları fark etmelerinin[…] imkânsız olduğunu” işaret ederken, Lothar çocuk edebiyatı için farklı bir iddiada bulunur: “Burada sadece sözünü edebileceğimiz canlı, yaratıcı çocukların, genellikle masal adı altında görünen içi boş saçmalıklardan memnun olduklarına inanmanın büyük bir hata olduğunu” vurgulamaktadır (ibid. 306).
Yani Campe’ın aksine, romantik edebiyat zaten metinlerarasılıkla estetik bir olay olarak ilgileniyor. Lothar, “ne yeni savaş raporlarını ne de Shakspeare’i [aynen!]” okumamasına rağmen coşan yeğenini de rapor ediyor. Ayrıca “Bir at Bir at! Krallığım için bir at!”’ın anlamını kuşkusuz kaçırmıştır (ibid. 306 vd.).
Johanna Spyri’nin Heidi (1880) romanındaki Goethe’ye yapılan imalar ilk bakışta göze çarpmıyor. Ancak Bettina Hurrelmann’a (1995, 209) göre
“…ana karakterin kişiliği, romantik şiirsel bir rol modeli içermektedir. Ancak bu klasik eğitim romanının kahramanın yolunu bulabilmesi için bu kişiliği özümsemesi lazım. Bu figür Mignon’dur ve arpçı babasının çocuk edebiyatındaki karşılığı da büyükbaba Almöhi’dir”.
Metinler arası ilişkiler metinde gizli olsa bile, açık yanmetinsel bir işaret vardır. Roman 1880’de ilk Heidis Lehr- und Wanderjahre [Heidi’nin Çıraklık ve Seyahat Yılları] adı altında yayınlanmıştır ve bu nedenle Goethe’nin Wilhelm Meister‘ına (1795/96 veya 1821) olan bağıntısını ifade eder.
Örneğin 20. yüzyılın ilk yarısında Erich Kästner’ın metinlerinde metinler arası izler vardır. Noktacık ile Anton (1931) Noktacık köpeğiyle birlikte Kırmızı Başlıklı Kız (1812) masalını oynar, Emil ve Üç İkizler’de (1934) çocuklar Wilhelm Meister’in Seyahat Yılları’nda (1821) alıntılar hakkında tartışırlar ve İkizler Neyin Peşinde’de (1949) Lotte, Hansel ve Gretel’in (1812) masalını daha doğrusu Engelbert Humperdinck’in (1893) kendi aile durumuna ilişkin aynı adlı operasını anlatır. Gina Weinkauff (2004), Emil ve Detektifler’de (1929) çeşitli metinlerarasılık biçimlerine dikkat çeker ve örneğin Rousseau’nun Emil’ine yapılan bağıntıları veya masal türüne ilişkin yapısal göndermelerini dile getirir.
Güncel çocuk ve gençlik edebiyatında metinlerarasılık
Güncel çocuk ve gençlik edebiyatında, metinler arası göndermelerin ve imaların ilgi düzeyi önemli ölçüde artmaktadır. Metinlerarasılığın postmodern edebiyata, örneğin Umberto Eco veya Patrick Süskind’in romanları, temel oluşturması gibi aynı gelişme çocuk kitaplarında da gözlemlenmektedir. Dieter Wrobel (2010, 6) 2000 sonrası çocuk ve gençlik edebiyatı hakkında “postmodern edebiyat, metinleri metinler arası bağlamlarına yerleştirir, normlarla oynar, ifadelerin tek anlamlılığından ve gerçekçiliğin sorgulanmasından vazgeçer” der. Tek anlamlılıktan vazgeçmenin ve metinler arası göndermelerin ürettiği çok sesliliğin veya çok anlamlılığın birbiriyle örtüştüğü somutlaştırılabilir. Her durumda, Andreas Steinhöfel’in (krş. Wicke 2012, 2013 a, 2014), Walter Moer’in (krş. Altgeld 2008, Lembke 2011) veya Cornelia Funke’nin (krş. Heber 2010) romanları postmodern gönderme yapıları ve alıntıların, kolajların ve imaların metinler arası oyunu olmadan düşünülemez.
Paul Maar, Almanca konuşulan ülkelerde bir kilometre taşı olarak adlandırılabilir (bkz. örn. Wicke 2013 b, 2016, 2017). Metinlerarasılık, eserlerinde merkezi bir estetik olaydır. Günter Lange (2007, 8), bunu Maar’ın “yazınsal ilkeleri” arasında sayar. Metinler arası izler, Der tätowierte Hund’dan [Dövmeli Köpek] (1968) Lippel’in Rüyası’ndan (1984) Şanslı Sams’ine (2011) kadar çocuk edebiyatında geçiyor.
Der tätowierte Hund [Dövmeli köpek] kısmen Ray Bradbury’nin Resimli Adam’ına (1951) atıfta bulunur, ayrıca yapısal olarak Boccaccio’nun Decameron‘una (1349-53) dayanmaktadır, iç anlatı ile Die Geschichte vom bösen Hänsel, der bösen Gretel und der Hexe [Kötü Hansel, Kötü Gretel ve Cadının Hikayesi] ile Grimm Kardeşler’in masalını taklit eder. Lippel’in Rüyası’ndaki Philipp, Binbir Gece Masalları’nda kendini defalarca hayal eder, bu özel rüyalar için Maar fikiri Blais Pascal’ın Düşünceler’inden(1670) alır. Son olarak, Şanslı Sams’de, Grimm masalı olan Şanslı Hans (1819) açıkça tartışılmaktadır. Maar (2007: 179) başka metinlerarası izlerden de bahseder:
Ayrıca ” Der Tag, an dem Tante Marga verschwand “da [Marga Teyzenin Kaybolduğu Gün] en azından birkaç çocuğun aynanın arkasında yaşayan eski kafalı kızdaki Carroll’ın Alice‘ini ve Marga Teyze’yi çok kaba bir biçimde gasp eden büyük maymunda King Kong’u gördüklerini düşünüyorum, der.
Ayrıca Laurence Sterne’nin Tristram Shandy Beyefendi’nin Hayatı ve Görüşleri’nde (1759-67) bir pasajı kendi romanı Andere Kinder wohnen auch bei ihren Eltern’e [Başka Çocuklar da Ebeveynleriyle Birlikte Yaşar] (1976) aktarma girişimini anlatır (krş. ibid. 175-177). Maar’ın ayrıca E.T. A. Hoffmann’a özel bir ilgisi vardır. Martin ile Sams’de (1996) çalışmalarıyla metinler arası bağlantı hakkında şöyle der:
“İlk ortaya çıktığında “yabancı çocuk” olarak adlandırılan Sams, Felix’in erkek ve Christlieb’in kız olduğunu söylediği Hoffmann’ın “yabancı çocuk”u kadar cinsiyetsizdir. Okul kampındaki iki hanımın adı Bayan Felix ve Bayan Christlieb’dir. Düşünen, konuşan Berganza adlı bir köpek ve E.T.A. Hoffmann’daki gibi bir benzerlik motifi var. Otobüs – bunu sadece Bambergliler bilir – tam da E.T.A. Hoffmann’ın evinin bulunduğu yerde kalkar ve Schillerplatz’daki okula gider” (Maar 2007, 202; ‘yabancı çocuk’ motifi hakkında bkz. Lange 2000 ve Kümmerling-Meibauer 2003, 220–232).
Metinlerarasılık, Cornelia Funke’nin üç romanı olan Mürekkep Dünya Üçlemesi’nin (2003, 2005, 2007) (aşağıdaki Heber 2010’a bk.) ve aynı zamanda Korkusuz Serisi de (2010, 2012) sadece metinlerarası imalar içermeyip tamamen metinler arası imgeler ile karakterize edilirler. Her şeyden önce, Mürekkep Dünya romanlarını iletişim aracı olan kitaba bir aşk ilanı olarak okunabilir. Meggie ve babası Mo coşkulu okuyuculardır, baba aynı zamanda mesleği gereği bir ciltçidir. Yazınsal imalar, karakterlerin iletişimini şekillendirir ve onları eşit oranda karakterize eder. Mo ve daha sonra Meggie de romanların içindeki karakterleri okuyarak dışarı çıkarma yeteneğine sahiptirler, böylece yazınsal metinlerinin dünyasından gerçek-kurgusal dünyaya, yani intradiegetikten ekstradiegetik düzeye geçerler. Funke’nin aynı adlı metninin hakkında olduğu kurgusal roman Mürekkep Yürek karakterlerine ek olarak, Mo ve Meggie, Bin Bir Gece Masalları’nın öykülerinden Farid adlı çocuğu veya James Matthew Barrie’nin Peter Pan‘dan (1911) peri Tinker Bell’i de okuyarak dışarı çıkarırlar. Son olarak, Mürekkep Yürek’in konusu Orpheus mitinden okunabilir. Örneğin Mo, karısını ‘ölüler diyarından’ geri getirmeye çalışır. Schwahl (2012, 65) haklı olarak “seslenen karakterin ötesinde romanın konusuyla etkileşime geçen etkileşimi” özlüyor olsa da, tüm bölümler metinler arası izler bırakan sloganlarla başlar. Funke’nin romanlarındaki işaretler çok yönlüdür: Sloganlar, yazarın detayları ve alındıkları eserle aktarılır, ilgili baskılar bir kaynakçada listelenir. Metin gövdesindeki alıntılar genellikle italik olarak belirtilir ve romanın iç iletişim sisteminde yazarlar ve başlıklar da belirtilir. Ancak işaretlenmemiş alıntılar da var. Mürekkep Ölüm’ün son bölümünde Funke (2007, 718) “Ve her şey yolundaydı” olan son cümlesiyle Harry Potter’ın son cildinin son cümlesinden (“Her şey yolundaydı”) alıntı yaparak başka bir roman dizisinin geleceğini ima eder ve bu yüzden Martin-Christoph Just’un (2006, 64) metinlerarasılığın “Harry Potter romanlarının sloganı” olabileceğine karar verir (ayrıca bkz. Kümmerling-Meibauer 2012, 130 ve Karg / Mende 2010).
Gina Weinkauff (2006, 103), “postmodernizmin resimli kitabında” bile “metinler arası öğelerin gözle görülür bir şekilde yayıldığını” belirtir. Bunun bir kısmı, Ich bin die Schönste im ganzen Land! [Ülkedeki en Güzelim] gibi unvanlarla ilgili (Mario Ramos, 2007) veya Das Märchen von der Prinzessin, die unbedingt in einem Märchen vorkommen wollte [Kesinlikle bir Masalda Yer Almak İsteyen Prensesin Masalı] (Susanne Straßer, 2010). Yvan Pommaux’un Dedektiv John Chatterton’u (1993) bir yandan kendinin adından dolayı Nick Knatterton’un soyundan geldiğini iddaa eder, diğer yandan metin ve resimlerde Grimm’in Kırmızı Başlıklı Kız ve Hansel ve Gretel masalarından açıkça izler görülür. Lawrence David ve Delphine Durand’ın resimli kitabı Käferjunge [Böcek Çocuk](2000), bir sabah dev bir böceğe dönüştüğünü keşfeden Gregor Samsa’nın hikayesini anlatıyor. Resimli bir kitap için kesinlikle alışılmadık olan pretext özellikle ifade edilir: “Franz Kafka’nın ‘Dönüşüm’ünden esinlenilmiştir”.
Metinlerarasılığın işaretleri
Ulrich Broich’in sınıflandırmasına göre, metinlerarasılık ipuçları ve dış iletişim yapısında ve ikincil metinlerde bulunabilir. Bu tür bir yanmetinsel işaretlemenin en belirgin hali çalışma başlığında göründüğü zamandır. Metinler arası başlıklar günümüz çocuk ve gençlik yazınında oldukça sık kullanılmaktadır. Beate Teresa Hanika’nın Kırmızı Başlıklı Kız Ağlıyor (2009), Miriam Pressler’in Nathan ve Çocukları (2009) veya Paul Maar’ın Peer und Gynt [Peer ve Gynt] (2009) buna sadece birkaç örnektir. Çocuk ve gençlik tiyatrosu alanı buna örnek olarak Paul Maar ve Christian Schidlowsky’nin F.A. u.s. T. (1999) veya Ulrich Hub’dan Nathans Kinder [Nathan’ın Çocukları] (2009) (krş. Payrhuber 2012, 138–166) sayılabilir.
Biçimsel yapıdaki bir ipucu alıcıya yönelikken, edebi figürlerin kendilerinin farkında olduğu metinler arası işaretler de vardır. Christine Nöstlinger’in Der neue Pinocchio’su [Yeni Pinokyo] (1988) ve Luigi Malerba’nın Der gestiefelte Pinocchio’su1[Çizmeli Pinokyo] (1977) adlı eseri Carlo Collodi’nin 1883 tarihli klasik çocuk kitabına atıfta bulunurlar. Nöstlinger’de tahta bebeğin maceraları yeniden anlatılır ve pedagojik açıdan değiştirilirken, Malerba ise Collodi’nin baş karakterinin çeşitli masal karakterleriyle tanıştığı bir hikâye kurar. Nöstlinger’in Der neue Pinocchio’su [Yeni Pinokyo] eski Pinokyo’nun varlığından habersizken Malerba’nın Pinokyo’su kurgusallığının farkındadır. Yazınsal bir figür olduğunun farkında olduğu gibi parçası olduğu diğer romanın gidişatını da bilmektedir: “Yüzerken bir an aklından bir sonraki bölüme kesinlikle geçmek istemediği geçti, yani son bölüme, çünkü bu bölümde uslu bir çocuk olacaktı (Malerba 2001, paragrafa göre).
Heidemarie Brosche’un Schilly-Billy-Superstar’ında (2009) konu Schiller’in Kefalet baladı (1799) ile alakalıdır. Hikâyenin sonunda, Billy ve iki arkadaşının bir Schiller parodisini oynadığı bir yetenek yarışmasının zaferi söz konusudur. Romanın başlığında Schiller’e yapılan imalar belirsiz kalırken, metindeki ilk beyan açıkça belirtilmiştir ve kaçınılmaz olarak “metinler arası aydınlanma deneyimini” üretecektir (Broich 1985, 45):
Şu anda neden Schiller’in “Kefalet“’inden bir alıntı yapmak zorunda olduğuma dair hiçbir fikrim yok: ” Sizden bir ricam var. Bundan böyle beni de aranıza alın bu dostluğu üçümüz birlikte paylaşalım.” (Brosche 2010, 15)
Burada çeşitli işaretleme araçları bir araya getirilmiştir. Bir yandan pretext yazarı ve başlığı tanıtılır, diğer yandan tipografik olarak italik yazı, tırnak işaretleri ve satır kesmeleriyle işaretlenmiş olan kelimesi kelimesine bir alıntı izler.
Dirk Walbrecker’ın Greg’in Esrarengiz Değişimi (2004) adlı eserinde Kafka’nın Dönüşüm (1915) hikayesine yapılan atıf, başlık açısından henüz doğrulanabilir olmasa da burada da çeşitli işaretleme biçimleri bir araya getirilmiştir. Bariz paralel eylemler dışında Walbrecker’da ana karakterin adı Greg’dir ve Kafka’da Gregor Samsa’dır. Son olarak, metnin kendisi açıkça Kafka’nın Dönüşüm’üne atıfta bulunur:
Yaklaşık yüz yıl önce Kafka adlı bir yazar bir hikaye yazdı. Bu hikaye bir sabah dev bir böcek olarak uyanan genç bir insan hakkındadır. Belki bu bir tesadüftür ama bu genç adamın adı da Gregor’du (Walbrecker 2004, 62).
Walbrecker’ın öyküsü – ve metinlerarası edebiyatın bir bütün olarak bu kadar çekici kılan da bu olsa gerek – iki düzeyde okunabilir. Bir yandan, bir tırtıla dönüşen ve böylece kendisini çevresinden izole eden ergen bir çocuğun fantastik bir öyküsü ve diğer yandan Greg’in Esrarengiz Değişimi her zaman Kafka’nın pretext’ine bir göz atarak tekrar okunabilir ve böylece iki metin arasındaki uyumsuzlukları algının merkezi haline getirilebilir.
Metinlerarasılığı Öçeklendirme
Manfred Pfister (1985, 25–30) metinler arası yoğunluğu belirlemek için hem nicel hem de hepsinden önemlisi nitel ölçütler belirler. Belirsiz bir imadan sıkı yapısal bir ilişki örüntüsüne kadar birçok farklı dereceler ayırt edilebilir.
Dagmar Chidolue’nin Der Schönste von allen [Herkesten Yakışıklı] (1995) filminde iki ana karakter Fränkie ve Till oyun içeren bir cilt bulur ve birlikte okumaya başlarlar:
“Solgunsun Luise,” der Till. Frankie kıkırdar. İllaki adı Luise olacaksa! Gülmesene” diye uyarır Till onu. “Öyleyse tekrar: solgunsun Luise.” Fränkie hafıfce öksürür. Sonra Luise çiftnokta’dan sonra gelen her şeyi okur: “Kalkar ve boynuna atılır.” Till, Fränkie aptalmış gibi bir ses tonuyla “Ama hayır,” der. “Bunlar sadece talimatlar, böylece ne yapacağınıı bilirsin. Bu yüzden parantez içindeler. Bundan sonrakileri okumalısın.” (Chidolue 1995, 135)
Eserin başlığından bahsedilmese bile, bunun Friedrich Schiller’in Entrika ve Aşk’ı (1784) olduğu alıntılardan anlaşılmaktadır. Chidolue, içerik düzeyinde iki genç arasındaki sosyal, daha doğrusu entelektüel farklılığı Till’in dramatik bir metni Fränkie’ye göre daha aşina olması ile gösterilerek romanı Schiller’e göndermelerle modern, burjuva bir trajediye dönüştürür. Entrika ve Aşk Ferdinand ve Luise’nin trajik ölümüyle sona ererken, Fränkie sonunda birbirlerini tekrar görmeyi umuyor. Bu Schiller iması niceliksel olarak sınırlıdır, niteliksel olarak yeni bir anlam düzeyi açar ve iki çocuk arasındaki ilişkiyi (edebi) tarihsel bir bağlama yerleştirir, ancak genel olarak metinler arası yoğunluk, romanı anlamak için yalnızca sınırlı bir alaka düzeyine sahiptir.
Herman Melville’in Moby Dick’i (1851) anlamı Michael Gerard Bauer’in Nennt mich nicht İsmail!’i [Bana İsmail deme] (2006) için çok daha büyük. Başlık, Melville’in romanındaki ilk cümlesinin (“Bana İsmail deyin”) olumsuzlamasıdır ve bu bile pretext ve posttext[2] arasındaki gerilimi göstermeye yeter. Ek olarak, romandaki bölüm başlıklarında, sloganlarda ve aynı zamanda iç iletişim sisteminde Moby Dick’e defalarca atıfta bulunulur, böylece son derece yoğun ve karmaşık bir ilişki örüntüsü oluşur. Artık pretext’e sadece değinilmiyor, o açıkça ele alınıyor ve tartışılıyor. İsmail, talihsiz isimlendirilmesini şöyle özetler:
Herman Melville Moby Dick’i yazmasaydı ve ailem romanı incelememiş olsaydı, yedi yıl evlendikten ve ilk çocuklarının (beni) doğumunu beklerken babam, sırf annem kendini balına gibi hissettiğini söylediği için, Yüzbaşı Ahab gibi giyinmezdi. […] Ve (asıl mesele bu) Babam yüz yıl sonra İsmail ismini telaffuz etmezdi, çünkü İsmail’in, Moby Dick’in anlatıcısı ve kahramanı olduğunu bilemezdi [… ] ve bugün yaşımdaki herkes gibi daha mutlu normal bir genç olurdum (Bauer 2012, 25).
Başlangıç daha çok isimlendirmenin komik yönleriyle ilgili olsa da, son kısım özdeşleştirici alımlamaya odaklanır. Bir kız arkadaşı, ismini edebi bir figürden almış olsaydı, bu romanı muhakkak okumak isteyeceği konusunda İsmail’i teşvik ettikten sonra, İsmail, Moby Dick’i okumaya başlar ve böylece yine pretext ve posttext arasındaki gerilim ortaya çıkar:
14 yaşında bir okul çocuğu olmam ve 21. yüzyılda yaşamamın beni 19. yüzyılda balina avcısı yetişkin bir adamdan muhtemelen biraz farklı kılacağını sanmıştım. Belki sadece birkaç benzerlik olabileceğini düşünmüştüm. ibid, 258)
Sadece metnin sonunda İsmail sorunlarının üstesinden gelir ve Melville’in romanındaki birinci şahıs anlatıcıya yaklaşılır: “Evet, bana İsmail deyin!” Bauer’in son cümlesi budur (ibid., 299).
Metinlerarasılığın farklı ölçeklendirilmesi, Hansel ve Gretel‘e yapılan farklı göndermelerle daha da açık bir şekilde gösterilebilir. Steinhöfel’in Riko, Oskar ve Derin Gölgeler (2008) adlı eserinde, Riko’nun oryantasyon zorluklarının edebi alanı da etkilediğini ve hatta Grimm Kardeşlerin masallarında bile kaybolduğunu gösteren nokta vuruşu yapan mizahi bir ima vardır: “Hansel ve Gretel’in ekmek işaretlerini ormanın kuşları tarafından yenilmişti ve sonunda ikisinin de yolu nereye düştü? Doğru, büyük kötü kurda “(Steinhöfel 2008, 31). Erich Kästner’ın İkizler Neyin Peşinde (1949) adlı eserinde ise masal iması hem karakterlerin konumunu daha kesin bir şekilde açıklamaya hem de akabindeki rüyada Lotte’nin korkularının psikolojikleştirilmesine hizmet eder. Maar’ın Geschichte vom bösen Hänsel, der bösen Gretel und der Hexe’nin [Kötü Hansel’in, Kötü Gretel’in ve Cadı’nın Hikayesi] yanı sıra Walter Moers’ın Ensel und Krete [Ensel ve Krete] (2000) öyküsünde masal modeli yapı oluşturan bir karaktere sahiptir. Parodik etki yalnızca pretext ve posttext uyumsuzluğunda ortaya çıkar.
Yapısal Göndermeler
Metinler arası bağlantılar her zaman bireysel, özellikle isimlendirilebilir eserlere atıfta bulunmak zorunda değildir. Pfister, sistem referansları terimi ile söylem türlerine, mitlere, cinslerine vb.’lerine yapılan göndermeleri kasteder. Çocuk ve gençlik literatüründe “genel sistem referansı” (Pfister 1985 b, 56) örnekleri, masallara veya Robinsonatlar’a türe özgü bağlantılar olabilir (örn. bkz. Schilcher 2003, Mikota 2009, Deist 2009). Ulrich Suerbaum, diğer şeylerin yanı sıra metinlerarasılık ve türler arasındaki ilişkiyi kriminal romanı örneğini kullanarak açıklar ve metinler arası oyunun “sadece kendi başına bir amaç değil, aynı zamanda daha iyi bir kriminali de mümkün kıldığı” sonucuna varır (Suerbaum 1985, 76). Yetişkin edebiyatı için kanıtladığı şeyi çocuk edebiyatına da aktarılabilir, çünkü Astrid Lindgren’in çocuk krimnali klasiği Kalle Blomquist – Meisterdedektiv [Kalle Blomkquist – Süper Detektif] (1946) bu geleneği takip eder ve kısa bir süre sonra Sherlock Holmes’a atıfta bulunan kahramanın parodistik bir fanteziyle başlar. Sonrasında Kalle’nin edebi rol modelleri özellikle şu şekilde dile getirilir: “Sherlock Holmes, Asbjörn Krag, Hercule Poirot, Lord Peter Wimsey, Karl Blomquist! Dilini şaklattı. Kalle Blomquist, hepsinin en iyisi olma niyetindeydi” (Lindgren 1996, 10).
Hatta günümüz çocuk edebiyatı da hala Sherlock Holmes ve Doctor Watson’ın etkisi altındadır. Tracy Mack ve Michael Citrin’in Sherlock Holmes ve Baker Sokağı Çetesi (2006 vd.) veya Holly’ Watson’un (yani Anja Wagner) Sherlock Holmes Zehir Hafiyeler Akademisi (2012 vd.) Romanları Arthur Conan Doyle’un karakterleriyle oynuyorlar. Peter Abraham’ın (krş. Schotte / Wiggers 2012, 72–80) Echo Falls serisi (2005 vd.) ve Andrew Lane’in Young Sherlock Holmes [Genç Sherlock Holmes] (2010 vd.) maceralarıyla gençlik edebiyatı alanına daha çok giriyor. Ve hatta radyo oyun serisinde Die Drei ??? [Üç ???] orijinal Londra dedektifine defalarca atıfta bulunulmaktadır (krş.Wicke 2018).
Andreas Steinhöfel’in üç Riko, Oskar… romanında (2008, 2009, 2011), farklı dedektif rol modelleri ve suç türü ile son derece çok katmanlı ve karmaşık bir oyun bulunmaktadır. İki çocuk dedektif, bir yandan Agatha Christie’nin Miss Marple‘ına ve diğer yandan Arthur Conan Doyle’un Sherlock Holmes ve Doktor Watson‘ına, aynı zamanda Edgar Allan Poe’nun Çalınan Mektup’unda (1844) veya Jonathan Demme’nin ajan filmi Kuzuların Sessizliği’nde (1991) açıkça atıfta bulunur. Steinhöfel, bu postmodern çocuk suç hikayelerinde çeşitli metinler arası izler ağı yaratır, böylece algılama yalnızca içerik düzeyinde gerçekleşmez, aynı zamanda okuyucu, ipuçları için metinler arası hatta edebi bir araştırma düzeyinde bir dedektif olur. (krş. Wicke 2013 a).
Pretext’ler
Pretext’ler, metinler arası bir göndermenin atıfta bulunduğu metinlerdir. Yetişkin edebiyatının tersine, çocuk ve gençlik edebiyatı alanında, hedeflenen okuyucuların imaları gerçekte nasıl algıladıkları ile ilgili soru tekrar tekrar ortaya çıkar. Metinlerarasılık, bilgin bir alıcı gerektirir, buna karşılık gelen edebi eğitim çocuklardan beklenemez (bkz. Örneğin Kliewer / Pohl 2006, 279). Paul Maar (2007, 178) bunu şiddetle reddeder:
Kesinlikle bilgin çocukların anlayacağı alıntılar vardır. Bu durum çocuk kitaplarının çocuk edebiyatındaki ya da modern basit mitlerdeki karakterlere ve konulara atıfta bulunduğu zaman gerçekleşir.
Çocuk ve gençlik edebiyatıyla ilgili pretext farklı gruplara ayrılabilir. Çocuk edebiyatı, İncil ve mitolojik metinler, yetişkin edebiyatı eserleri ve ayrıca icat edilmiş pretext grubu da mevcuttur.
Çocuk ve gençlik edebiyatındaki metinler arası göndermelere istatistiksel olarak bakılacak olursa, masal imaları, özellikle Grimm Kardeşler tarafından kolektif bir eğitim aracı olarak görülen Kinder- und Hausmärchen [Çocuk ve Ev Masalları] (1812/15), en yüksek önceliğe sahip olmalıdır. Hans Ritz (2006) tarafından derlenen ve kuşkusuz sadece çocuk parodileri olmayan, sayısız Kırmızı Başlıklı Kız parodilerinin yanında bahsedilmesi gereken istismara uğramış bir kızın kaderini hassas bir şekilde Grimm masallarına dayandıran Hanika’nın Kırmızı Başlıklı Kız Ağlıyor romanındır (krş. Schwahl 2013, 67 v.). Kurt Franz (2005, 3) ayrıca “masal parçalarının” da “genel olarak lirik alanında (metinler arası) ipuçları geniş kabulle tanıması kolay olduğu için” kullanıldığına ve güncel bir eğilim olarak çocuk şiirlerinde değerlendirilebileceğine işaret eder.
Masallara ek olarak, çocuk ve gençlik edebiyatının diğer klasikleri de pretext olarak kullanılabilir, burada Nöstlinger’in Der neue Pinocchio’sundaki [Yeni Pnokyo] Pinokyo‘ya, Funke’nin Mürekkep Yürek’inde Peter Pan‘a ve Steinhöfel’deki Oz Büyücüsü (1900), Mekanik Prens (2003) veya Jeff Kinney tarafından yazılan Greg’in Günlüğü’nde (2007) ilk cildi yapılan atıflara örnek olarak verilmiştir.
İncil’deki öykülere yapılan imalar genellikle daha az bulunur; örneğin, Pinokyo‘nun sonunda, balinanın karnındaki Yunus’un Eski Ahit öyküsüne atıfta bulunulduğunda (krş. Friede 2013, 236-239) ya da yabancılaşmış bir tufan versiyonu Steinhöfel’in Glitzerkatze und Stinkmaus [Parıltılı Kedi ve Pis Kokulu Fare] (1994) anlatıldığında. Bunlara ek olarak, arka planı tamamen İncil içerikli olan edebi çocuk metinleri vardır. Jutta Richter’in Sarı Kalpli Köpek’inde (1998)” Gustav Ott, mucit olarak çalıştığı ve her şeye bir isim verdiği bir bahçeye sahiptir. İlk adı genellikle baş harfiyle kullanıldığı için – G.Ott’tan[3] bahsediyoruz – mucidi kolayca yaratılış tanrısı ve bahçeyi cennet olarak deşifre edebiliriz. Guus Kuijer’in Das Buch von Allen Dingen [Her Şey Hakkındaki Kitap] (2004) adlı eserinde önsöz, Kästner’ın Emil ve Dedektifler hakkındaki ilk açıklamalarının bir pastişidir, ancak romanın metninde, İncil’deki imalar, ana karakter “Çocuksu araçlara sahip korkunç İncil salgınları kendi evinde sahneye çıkarır, böylece babasının saçma dogmatizmini açığa çıkarır ve roman olay örgüsüne kesin bir dönüş sağlar” (Schwahl 2013, 66).
Ayrıca mitolojik göndermeler de geniş bir alana sahiptir. Antik malzemelerin, örneğin Walter Jens’in İlyada ve Odysseia’sı (1956), çocuklar için yeniden anlatılmasından, parodik göndermelere, örneğin Steinhöfel’in Riko, Oskar ve Derin Gölgeler’de Odysseia’ya yapılan göndermeler (krş.. Wicke 2012, 50–53) veya Christine Nöstlinger’in Olfi Obermeier und der Oedipus [Olfi Obermeier ve Oydipus] (1984) kitabındaki Oydipus,’undan mitolojik figürler ve hikayelerle büyük ölçekte deneyler yapan romanlara kadar. Örnek olarak Funke’nin Mürekkep Dünyası Üçlemesi’nde Orpheus’a yapılan göndermeler veya Steinhöfel’in Die Mitte der Welt’teki [Dünyanın Ortasında] (1998) Apollon ve Artemis ile yapılan oyundan bahsedilebilir. Hans-Heino Ewers (1985, 57) ayrıca Peter Pan figürünün “adı, flüt çalması ve kuş tüyü elbisesi [..] nedeniyle Yunan-Arkadian çoban ve orman tanrısı Pan’ın çocuk formunda bir reenkarnasyonu olduğunu söyler.”
E.T.A. Hoffmann’ın Maar’daki göndermeleri, James Krüss’ün Timm Tahler veya Satılan Gülülş’deki 1962, krş. Kümmerling-Meibauer 2003, 240 vd.) Chamisso ve Goethe atıfları, Walbrecker’in Greg’in Esrarengiz bir Değişimi‘ndeki Kafka göndermeleri veya Chidolues’un Der Schönste von allen’deki [Herkesten Yakışıklı] Schiller izleri dahil olmak üzere yetişkin edebiyatı eserlerine dair göndermeler de var.
Eklenmesi gereken grup, kurgulanan pretextlerdir. Markus Zusak’ın Kitap Hırsızı (2005) adlı eserinde, kurgusal yazarların kurgusal kitaplarına, örneğin Mattheus Ottelberg’in Faust, der Hund [Köpek Faust] veya Ingrid Rippinstein’ın Der Leuchtturm [Deniz feneri] gibi bağıntılar vardır. John Green’in Das Schicksal ist ein mieser Verräter’ de [Kader Berbat bir Hain] (2012), kurgusal roman Ein herrschaftliches Leiden [Görkemli bir Acı] ve yazarı edebi karakterler için merkezi bir rol oynar. Kurgulanan kitap, kitap içerisinde ikincil bir dünyanın haline gelirse ve karakterler iki dünya arasında geçiş yaparsa metinler arası oyun daha da karmaşık bir hal alır. Ulf Abraham (2012, 186–189) “fantastik ve metinlerarasılık” arasındaki bu bağlantıya dikkat çeker. Kurgusal seviyeler arasında böyle bir değişiklik, örneğin:
Michael Ende’nin Bastian’ı (Bitmeyen Öykü, 1979) okuduğu kitaba girip kahramanı olduğunda veya Fenoglio’nun (Mürekkep Yürek) romanından karakterler A metni dünyasına oradan da B metni dünyasına girdiğinde ortaya çıkar (ibid., 188;krş. Siebeck 2009).
Metinlerarasılığın İşlevleri
Son olarak, metinler arası bağlantıların işlevi veya etkisinin neden olduğu sorusu sorulmalıdır. Bu, çocuk ve gençlik edebiyatıyla ilgili seçilmiş bakış açısı ile ilgilidir. Bir yazar “metinler arası göndermelerle kendisini edebi bir geleneğe yerleştirmeye ve kendi eserinin değerlenmesine katkıda bulunmaya” çalışırsa (Kümmerling-Meibauer 2003, 216) aşağıda bahsedilen beş şiirsel veya edebi işleve ek olarak, piyasa stratejisi veya kanonik niyetler de elbette düşünülebilir.
- Polifoni ve Anlamsal Katma Değer
İlk olarak, diğer metinlere gönderme yapan bir metin bir diyaloğa girer, metin açılır ve çok sesli hale gelir. Çeşitli sesler birbirleriyle ilişkilidir ve bu polifoniden birçok anlamlılık doğar ve bu Genette’e (1993, 531) göre “bir hipermetnin ayrı ayrı ve hipometniyle ilişkili olarak okunabileceği gerçeğine dayanır”. Bu bağlamda, metinler arası göndermeler genellikle figürlerin karakterize edilmesine yardımcı olur.
Andreas Steinhöfel’in Mekanik Prens romanı kesinlikle metnin içkin bir düzeyinde anlaşılabilir, ancak başarılı bir kendini keşfetmenin sergilendiği Baum’un Oz Büyücüsü romanına ve Barrie’nin büyümeyi rededen ana karakteri Peter Pan romanına yapılan metinler arası göndermeler doğrusal gidişatı ikiye ayırır ve böylece Steinhöfel’in metnindeki ana karakter olan Max olduğundan çok kimlikli gibi görünür ve premetinlerdeki karakterlerle tekrar tekrar ters düşebilir. Dante’nin İlahi Komedya’sına (1321’de tamamlandı), Zoran Drvenkar’ın Kimse Bizim Kadar Güçlü Değil’de (1999), Wilhelm Hauff’un Soğuk Kalp’i (1827) ve daha pek çoğuna atıfta bulunarak karşılaştırma ve yorumlama için bir olasılıklar ağı ortaya çıkar. Bu “anlamsal katma değer” (Stocker 1998, 80), ana karakterin kendisini Eski Ahit’ten sözlerle tanıtılmasıyla ve sonunda anlatıcının yaşlı Peter Pan olduğu ortaya çıkarak daha da genişletilir (krş. Wicke 2014).
- Komedi
O’Sullivan (2000, 80) “Çocuk edebiyatında metinlerarasılığın açık ara en yaygın kullanıldığı bağlam komedidir” diye yazar. Komedi esas olarak parodi alanında ortaya çıkar, örneğin Maar Geschichte vom bösen Hansel, der bösen Gretel und der Hexe’de [Kötü Hansel, Kötü Gretel ve Cadı Masalı] bakış açısını değiştirip masalı, sevgiyle baktığı evinin vandal çocuklar tarafından yok edilen iyi bir cadının bakış açısıyla anlattığında ortaya çıkar.
Genellikle metinlerarasılığın komik etkisi aynı zamanda uyumsuzluk olgusuyla da bağlantılıdır, örneğin Steinhöfel’in Rico, Oskar…üçlemesi’nde çocuksu kahramanlar tekrar tekrar asil dedektif rol modellerinden Miss Marple ve Sherlock Holmes’a dayandırıldığı zaman veya ” çok yetenekli ” Riko’nun oryantasyon sorunlarının Antik Odysseus’un yanıltmalarına dayandırıldığında.
Komedi, Roald Dahl’ın altüst olmuş dünyalarında, örneğin Matilda’daki (1988, krş. Petzold 1995) çok yetenekli kadın kahraman, okumasıyla kendisini ebeveynlerinden ayırdığında da ortaya çıkar. Charles Dickens, Jane Austen ve Ernest Hemingway’in çalışmaları, okula başlamadan önce dahi çocuğun okuma listesinde yer alır. Okumanın işe yaramaz olduğunu düşünen ve kızının şu anki kitabını küçümseyerek bakan babasına kendinden emin bir şekilde cevap verir: “Bu saçmalık değil baba, bu güzel. Adı ‘Kırmızı Midilli’ ve yazarı Amerikalı John Steinbeck dir'(Dahl 2012, 32).
- Entellektuel Oyun
Gérard Genette (1993, 533), “Bununla birlikte, hiper metinden zevk almak da bir oyundur” diye vurgulayarak, özellikle çocuk ve gençlik edebiyatı için küçümsenmemesi gereken bir işlevi tanımlar. Andreas Steinhöfel, bir röportajında neden metinlerde bu kadar çok metinler arası ima bulduğu sorulduğunda, yazarların kendileri de bu eğlenceli yönü ele aldığını söyler: “Bu sadece eğlenceli – bunu da unutmamalı” (Härle / Rank 2005, 21). Paul Maar (2007, 172), kendisinin sadece bir yazar olmadığını, aynı zamanda bir okur da olduğunu vurgular ve bu nedenle onun “hayran olduğu yazarları en azından dikkatlice selamlamaya, onlardan alıntı yapmaya, onlardan motif ve karakterler alarak oynamaya çalışır “.
- Kültürel Hafıza
“Ancak yalnızca yeniden kullanılanlar canlı kalır ve doğrudan alıntı, ancak özellikle ironik veya hicivsel olarak kırılmış, geriye dönük geleneğe bağlantı, paralel çağdaşlığa çapraz gönderme, öncelikle karmaşık bir ikili tanıma aracıdır” (Modick 1994, 163). Metinler, metinler arası göndermeyle yeniden elde edilir, hatırlatılırlar, onlara yeni bakış açıları verilir ve kolektif hafızaya kazınırlar. Metinler arası bağıntılarla yalnızca posttext değişmekle kalmaz, aynı zamanda pretext de yeni bir açıdan ortaya çıkar.
Aslında, metinlerarasılık bellek kavramları aracılığıyla daha yeni kültürel kuramlara girmiştir, burada metin – metin – bağıntıntısı metin ve kültür arasındaki veya metin ve bağlam arasındaki lişkiye genişlemiştir. Metinler arşivler ve bilgi depoları olarak anlaşılmaktadır (bkz.Berndt / Tonger-Erk 2013, 229–255 ve Scheiding 2005, 64–66). Renate Lachmann, Gedächnis und Literatur [Hafıza ve Edebiyat] (1990, 35) adlı çalışmasında şunu vurgulamaktadır: “Metnin hafızası, metinlerarasılıktır.”
- Okumaya Teşvik
O’Sullivan (2000, 79), metinlerarasılık olgusunu “genel olarak okuma talebi” olarak tanımlamaktadır; eğer bir metin başka metinler hakkında merak uyandırırsa, örtük bir okuma teşvikinden söz edilebilir. Örneğin, Cornelia Funke’nin Mürekkep Dünyası Üçlemesi’ndeki çeşitli imaları takip etmek ve anlamak isteyen herkes kapsamlı bir okuma yükü yürütmek zorundadır ve aslında yazar romanlarındaki imaları ve alıntıları genç okurlar için “kitap ipuçları” olarak anlar (alıntı Heber 2010, 191).
Kaynakça
Birincil literatür
- Bauer, Michael Gerard: Nennt mich nicht Ismael! [Bana İsmail deme] Çevirmen Ute Mihr. Ill. v. Peter Schössow. 6. Baskı Münih: dtv 2012. (Lisarow 2006).
- Broş, Heidemarie: Schilly-Billy Superstar. Münih: Hase und Igel [Tavşan ve Kirpi] 2010. (Münih 2009). Chidolue, Dagmar: Der Schönste von allen [Herkesten Yakışıklı] Weinheim, Basel: Beltz ve Gelberg 1995.
- Dahl, Roald: Matilda. Çevirmen Sybil Kontes Schönfeldt. 17. baskı Reinbek: Rowohlt 2012. (Londra 1988).
- Funke, Cornelia: Tintentod [Mürekkep Ölüm]. Yazarın illüstrasyonuyla.. Hamburg: Cecilie Dressler 2007.
- Hoffmann, E.T.A .: die Searpions-Brüder [Serapions Kardeşler]. Ursula Segebrecht’in yardımıyla Wulf Segebrecht tarafından düzenlenmiştir.. Frankfurt a. M .: Deutscher Klassiker Verlag 2008. (Berlin 1819–21).
- Lawrence, David / Durand, Delphine: Der Käferjunge [Böcek Çocuk] Çevirmen Wolfram Sadowski. Münih: Middelhauve 2000. (New York 1999).
- Lindgren, Astrid: Kalle Blomquist. Çevirmen Cäcilie Heinig / Karl Kurt Peters. Hamburg: Oetinger 1996. (Stockholm 1946).
- Malerba, Luigi: Der gestiefelte Pinocchio [Çizmeli Pinokyo]. Çevirmen Burkhart Kroeber. Hasta V. Rotraut Susanne Berner. Münih: dtv 2001. (Roma 1977).
- Steinhöfel, Andreas: Rico,Oskar und die Tieferschatten [Riko, Oskar ve Derin Gölgeler]. Peter Schössow’un ilustrasyonuyla. Hamburg: Carlsen 2008.
- Walbrecker, Dirk: Eine rätselhafte Verwandlung [Greg’in Esrarengiz Değişimi]. Reinbek: Rowohlt 2004.
Metinlerarasılık Teorisi
- Berndt, Frauke / Tonger-Erk, Lily: Intertextualitä t. Eine Einführung.Berlin: Erich Schmidt 2013.
- Broich, Ulrich: Formen der Markierung von Intertextualität. In: Ders./Pfister, Manfred (Hrsg.): Intertextualität. Formen, Funktionen, anglistische Fallstudien. Tübingen: Max Niemeyer 1985, S. 31–47.
- Genette, Gérard: Palimpseste. Die Literatur auf zweiter Stufe. Übers. v. Wolfram Bayer und Dieter Hornig. Frankfurt a. M.: Suhrkamp 1993.
- Lachmann, Renate: Gedächtnis und Literatur. Intertextualität in der russischen Moderne. Frankfurt a. M.: Suhrkamp 1990.
- Modick, Klaus: Steine und Bau. Überlegungen zum Roman der Postmoderne. In: Wittstock, Uwe (Hrsg.): Roman oder Leben. Postmoderne in der deutschen Literatur. Leipzig: Reclam 1994, S. 160–176.
- Pfister, Manfred: Konzepte der Intertextualität. In: Broich, Ulrich/Ders. (Hrsg.): Intertextualität. Formen, Funktionen, anglistische Fallstudien. Tübingen: Max Niemeyer 1985 a, S. 1–30.
- Pfister, Manfred: Zur Systemreferenz. In: Broich, Ulrich/Ders. (Hrsg.): Intertextualität. Formen, Funktionen, anglistische Fallstudien. Tübingen: Max Niemeyer 1985 b, S. 52–58.
- Scheiding, Oliver: Intertextualität. In: Erll, Astrid/Nünning, Ansgar (Hrsg.): Gedächtniskonzepte der Literaturwissenschaft. Theoretische Grundlagen und Anwendungsperspektiven. Berlin, New York: de Gruyter 2005, S. 53–72.
- Stocker, Peter: Theorie der intertextuellen Lektüre. Modelle und Fallstudien. Paderborn: Schöningh 1998.
- Suerbaum, Ulrich: Intertextualität und Gattung. Beispielreihen und Hypothesen. In: Broich, Ulrich/Pfister, Manfred (Hrsg.): Intertextualität. Formen, Funktionen, anglistische Fallstudien. Tübingen: Max Niemeyer 1985, S. 58–77.
Çocuk ve Gençlik Edebiyatında Metinlerarasılık
- Abraham, Ulf: Fantastik in Literatur und Film. Eine Einführung für Schule und Hochschule. Berlin: Erich Schmidt 2012.
- Altgeld, Jan-Martin: Intertextualität und Intermedialität in Walter Moers’ “Wilde Reise durch die Nacht” und “Die Stadt der Träumenden Bücher”. Berlin: wvb 2008.
- Deist, Tina: Homo Homini Lupus. Zur Markierung von Intertextualität in William Goldings Gruppenrobinsonade Lord of the Flies. In: Bieber, Ada/Greif, Stefan/Helmes, Günter (Hrsg.): Angeschwemmt – Fortgeschrieben. Robinsonaden im 20. und beginnenden 21. Jahrhundert. Würzburg: Königshausen & Neumann 2009, S. 55–74.
- Ewers, Hans-Heino: Kinder, die nicht erwachsen werden. Die Geniusgestalt des ewigen Kindes bei Goethe, E. T. A. Hoffmann, J. M. Barrie, Ende und Nöstlinger. In: Kinderwelten. Kinder und Kindheit in der neueren Literatur. Hg. v. Freundeskreis des Instituts für Jugendbuchforschung Frankfurt. Weinheim, Basel: Beltz 1985, S. 42–70.
- Franz, Kurt: Neuere Tendenzen in der Kinderlyrik. In: Beiträge Jugendliteratur und Medien 2005, H. 1, S. 3–13.
- Friede, Susanne: Carlo Collodi, Pinocchios Abenteuer (1883). In: Bräuer, Christoph/Wangerin, Wolfgang (Hrsg.): Unter dem roten Wunderschirm. Lesarten klassischer Kinder- und Jugendliteratur. Göttingen: Wallstein 2013, S. 229–242.
- Härle, Gerhard/Rank, Bernhard: “Sobald ich schreibe, beziehe ich Stellung.” Interview mit Andreas Steinhöfel. In: Lesezeichen. Mitteilungen des Lesezentrums der Pädagogischen Hochschule Heidelberg 2005, H. 16, S. 7–39.
- Heber, Saskia: Das Buch im Buch. Selbstreferenz, Intertextualität und Mythenadaption in Cornelia Funkes Tinten-Trilogie. Kiel: Verlag Ludwig 2010.
- Hepp, Oliver: Kindgerechte Intertextualität und zwei Fremde – Bram Stokers Dracula und Renate Welshs Vamperl-Romane. In: Mikota, Jana/Planka, Sabine (Hrsg.): Der Vampir in den Kinder- und Jugendmedien. Berlin: Weidler 2012, S. 59–71.
- Hurrelmann, Bettina: Mignons erlöste Schwester. Johanna Spyris ‘Heidi’. In: Dies. (Hrsg.): Klassiker der Kinder- und Jugendliteratur. Frankfurt a. M.: Fischer 1995, S. 191–215.
- Just, Martin-Christoph: Harry Potter – Ein postmodernes Kinderbuch!? In: Garbe, Christine/Philipp, Maik (Hrsg.): Harry Potter – Ein Literatur- und Medienereignis im Blickpunkt interdisziplinärer Forschung. Hamburg: LIT 2006, S. 49–71.
- Karg, Ina/Mende, Iris: Kulturphänomen Harry Potter. Multiadressiertheit und Internationalität eines nationalen Literatur- und Medienevents. Göttingen: V&R 2010.
- Kähler, Kristina: Ein Schatz, den es zu heben gilt! Intertextualität als textuelles Angebot in Mats Wahls ‘Winterbucht’. In: kjl&m 2009, H. 2, S. 65–70.
- Kümmerling-Meibauer, Bettina: Im Dschungel des Texts. Kiplings Dschungelbücher und das Prinzip der asymmetrischen Intertextualität. In: Ewers, Hans-Heino/Dolle-Weinkauff, Bernd/Pohlmann, Carola (Hrsg.): Kinder- und Jugendliteraturforschung 2000/2001. Stuttgart, Weimar: J. B. Metzler 2001, S. 42–61.
- Kümmerling-Meibauer, Bettina: Kinderliteratur, Kanonbildung und literarische Wertung. Stuttgart, Weimar: J. B. Metzler 2003.
- Kümmerling-Meibauer, Bettina: Kinder- und Jugendliteratur. Eine Einführung. Darmstadt: WBG 2012.
- Lange, Günter: Das Sams und das fremde Kind. In: Volkacher Bote 2000, H. 71, S. 12–17.
- Lange, Günter: Paul Maars Kinder- und Jugendbücher in der Grundschule und Sekundarstufe I. Baltmannsweiler: Schneider Verlag Hohengehren 2007.
- Lembke, Gerrit (Hrsg.): Walter Moers’ Zamonien-Romane. Vermessungen eines fiktionalen Kontinents. Göttingen: V&R 2011.
- Maar, Paul: Vom Lesen und Schreiben. Reden und Aufsätze zur Kinderliteratur. Hamburg: Oetinger 2007.
- Mikota, Jana: Die Kinder auf der Insel – Insu-Pu – Das Eismeer ruft: Die Robinsonade in der Kinder- und Jugendliteratur des Exils. In: Bieber, Ada/Greif, Stefan/Helmes, Günter (Hrsg.): Angeschwemmt – Fortgeschrieben. Robinsonaden im 20. und beginnenden 21. Jahrhundert. Würzburg: Königshausen & Neumann 2009, S. 36–54.
- Oppermann, Eva: Intertextuelle Bezüge auf Frances Hodgson Burnetts Roman The Secret Garden. In: Dolle-Weinkauff, Bernd/Ewers, Hans-Heino/Pohlmann, Carola (Hrsg.): Kinder- und Jugendliteraturforschung 2011/2012. Frankfurt a. M.: Peter Lang 2012, S. 49–60.
- O’Sullivan, Emer: Kinderliterarische Komparatistik. Heidelberg: C. Winter 2000.
- Payrhuber, Franz-Josef: Jugendtheaterstücke der Gegenwart. Zwölf Unterrichtsmodelle zur Jungen Dramatik für die Sekundarstufen. Baltmannsweiler: Schneider Verlag Hohengehren 2012.
- Penke, Niels: “…in deinen schrecklichen Büchern”. Intertextualität, literarische Wertung und Lesesozialisation in Angela Sommer-Bodenburgs Der kleine Vampir. In: interjuli 2015, H. 2, S. 25–44.
- Petzold, Dieter: Wunscherfüllung und Subversion: Roald Dahls “Matilda”, ein Märchen nach Dickens? In: Fundevogel 1995, H. 116, S. 11–21.
- Ritz, Hans: Die Geschichte vom Rotkäppchen. Ursprünge, Analysen, Parodien eines Märchens. 14. erw. Aufl. Kassel: Muriverlag 2006.
- Schikorsky, Isa: Kinder- und Jugendliteratur. Köln: DuMont 2003.
- Schilcher, Anita: Vier Freunde auf Schatzsuche. Ein moderner Jugendroman in der Tradition klassischer Abenteuerliteratur. In: Praxis Deutsch 2003, H. 177, S. 26–31.
- Schotte, Marcus/Wiggers, Laura: Sherlock Holmes lebt! Intertextualität im Kriminalroman für Kinder und Jugendliche. In: interjuli 2012, H. 1, S. 66–85.
- Schwahl, Markus: Polyphone Helden. Intertextualität in der Kinder- und Jugendliteratur der Gegenwart. In: kjl&m 2012, H. 3, S. 64–68.
- Siebeck, Anne. Das Buch im Buch. Ein Motiv der phantastischen Literatur. Marburg: Tectum 2009.
- Weinkauff, Gina: Intertextualität in Kästners Emil und die Detektive. In: Erich-Kästner-Gesellschaft (Hrsg.): Erich-Kästner-Jahrbuch. Würzburg: Königshausen & Neumann 2004, S. 203–214.
- Weinkauff, Gina: “Wenn die Kinder artig sind…”. Doppelsinnigkeit und Intertextualität im Bilderbuch. In: Olsen, Ralph/Petermann, Hans-Bernhard/Rymarcyk, Jutta (Hrsg.): Intertextualität und Bildung – didaktische und fachliche Perspektiven. Frankfurt a. M.: Peter Lang 2006, S. 103–127.
- Wicke, Andreas: “Zeiten ändern sich, Menschen ändern sich, Meinungen ändern sich”. Familie in Andreas Steinhöfels Rico, Oskar …-Trilogie. In: interjuli 2012, H. 2, S. 39–58.
- Wicke, Andreas: “Ich mochte Sherlock Holmes lange nicht so gern wie Miss Marple”. Intertextuelle Spuren in Andreas Steinhöfels Rico, Oskar …-Krimis. In: Volkacher Bote 2013 a, H. 98, S. 19–30.
- Wicke, Andreas: “Scharfsinn und Spieltrieb”. Intertextueller Literaturunterricht am Beispiel von Paul Maars Eine Woche voller Samstage. In: Literatur im Unterricht 2013 b, H. 1, S. 1–14.
- Wicke, Andreas: Mit dem goldenen Ticket von Nimmerland nach Oz. Intertextualität und Fantastik in Andreas Steinhöfels “Der mechanische Prinz”. In: Praxis Deutsch 2014, H. 247, S. 26–32.
- Wicke, Andreas: Zwischen RAF und Romantik. Paul Maars “Eine Woche voller Samstage”. In: Emde, Oliver/Möller, Lukas/Ders. (Hrsg.): Von “Bibi Blocksberg” bis “TKKG”. Kinderhörspiele aus gesellschafts- und kulturwissenschaftlicher Perspektive. Opladen, Berlin, Toronto: Budrich 2016, S. 161–174.
- Wicke, Andreas: “Mönschsein ist gut”, sagte Herr Bello. “Aber Hundsein ist auch gut.” Mensch-Tier-Perspektiven in Paul Maars Herr Bello-Trilogie. In: Ders./Roßbach, Nikola (Hrsg.): Paul Maar. Studien zum kinder- und jugendliterarischen Werk. Würzburg: Königshausen & Neumann 2017, S. 121–138.
- Wicke, Andreas: “Der Vergleich mit Sherlock Holmes liegt doch nahe”. Intertextualität und Spannung in dem Hörspiel Die drei ??? – Botschaft aus der Unterwelt. In: Eggers, Michael/Hamann, Christof (Hrsg.): Komparatistik und Didaktik. Möglichkeiten des Vergleichs im Literaturunterricht. Bielefeld: Aisthesis 2018, S. 259-276.
- Wrobel, Dieter: Kinder- und Jugendliteratur nach 2000. In: Praxis Deutsch 2010, H. 224, S. 4–11.
İlk yayımlama: 09.12.2016
Almancadan Türkçeye Çeviren: Rüya Tunçel
Çeviri Editörü: Hikmet Asutay
Kaynak Metin: (Çevrimiçi) https://www.kinderundjugendmedien.de/index.php/begriffe-und-termini/1840-intertextualitaet-in-der-kinder-und-jugendliteratur , 04.04.2021