YASENYA SAHİLLİ
Özet
Çocuklar için yazmak, onların duygu, düşünüş dünyasına ulaşmak, düşünülenin aksine çaba gerektiren bir iştir. Çocuk kitaplarında ele alınan iletiler ve işleniş biçimleri, karakterlerin sunuluşu çocuğun edebî metni içselleştirmesinde etkilidir. İsveçli yazar Asa Lind’ın Kumkurdu adlı çocuk kitabında çocuk karakterin babası ile yaşadığı ilişkinin sergilenişi, birbirleriyle kurulan iletişim, çocuğun ebeveynlerden beklediği sevgi ve güven duygusunun işlenmesi, babanın çocuk üzerindeki tutumu ve bu tutumun çocuğun sosyal hayatına yansıması açısından incelenmiştir.
Asa Lind’ın, incelenen Kumkurdu adlı çocuk kitabında küçük bir kız çocuğunun aslında gelişim dönemine göre gayet normal davrandığını, ebeveyn olarak babanın tutum ve davranışlarının gözlemlenmesi gerektiğini bize sunmaktadır. Sonuç olarak Asa Lind’ın Kumkurdu kitabında gösterilen anne ve baba çocuğun kişilik gelişimine, duygusal-sosyal gelişimine ve toplumsal gelişimine etki etmektedir. Baba ile kurulan iletişim becerilerinin kalitesi, çocukla geçirilen vaktin önemi, sevgi ve güven ihtiyacının yansıtılmasının önemi ve gereği kitapta hissettirilmektedir.
Giriş
Çocuk edebiyatı ürünleri, bireyin dünyayı anlamlandırmasında, toplumdaki rollerine hazırlanmasında oldukça etkili uyarıcılardır. Çocukların gelişiminde de rol oynayan bu edebi ürünler, bireyi kişisel, ruhsal, duygusal-sosyal açıdan da etkilemektedir. Çocukların gelişimini incelediğimizde bireyi etkileyen öncelikli unsurun hiç şüphesiz ki aile olduğunu görmekteyiz. Yörükoğlu’na göre, “Aile, insan ilişkilerinin sergilendiği bir sahne gibi düşünülebilir. Çocuk bu sahnede, insan ilişkilerini, bütün karmaşık yönleriyle gözlemler ve yaşar. İnsan ilişkilerini belirleyen anlaşma, uzlaşma, bağlılık, işbirliği gibi olumlu nitelikleri evde kazanır. Anlaşmazlık, çekişme ve çatışma gibi olumsuz durumlarda takınacağı tutumları da evde öğrenir.” (2019: 26).
Çocuğun gelişimde annenin katkısı ne kadar büyük olsa da babanın da yer edinmesi çocuğun sağlıklı gelişimi açısından önem taşımaktadır. Çocuğun kişilik gelişiminde, özgüven sahibi olmasında, güvenli bağlanma hissetmesinde şüphesiz ki baba önemli bir faktördür. Çocuk yazınında baba figürünün etkili ve doğru verilmesi bu bakımdan önemli olmaktadır.
“Edebiyat eserinin öncelikli amacını işlevi belirler. Edebiyatın hem çok katmanlı hem de çok amaçlı olması doğası gereğidir. Çok amaçlı oluş, eserin tek işlevli gerçekleştirilmemiş olduğu kabulüne dayanır. Her eserin asıl işlevi yanında bir de yan işlevi vardır. Edebiyatın eğitim, ahlak, sosyal faydayı değil de güzellik amacını isteyen de çoktur… Bir yandan edebiyatın eğitici olmasını, öte yanda tümüyle estetik bir amaç gütmesini isteyenler de var.” (Kavcar, 1999: 3).
Çocuk yazınında verilmek istenen iletilerin doğrudan değil de sezdirilerek verilmesi gerektiği vurgulanan noktalardan biridir. Çocuklar, okurken aynı zamanda farkında olmadan o iletileri içselleştirir, karakterlerin dünyasının içinde kendini bulur. Çocuk kitabı yazarlarının ortaya koyduğu karakterlerin ve olayın çocuğun hayal dünyasına ve yaşamında gerçekleştireceği rollerinde katkısı çok büyüktür. Çocuk kitaplarında çocuk karakterlerin yanı sıra ele alınan anne, baba karakterlerinin incelenmesi de kitabı içselleştiren çocuk açısından önem taşımaktadır.
Toplumdaki kültür unsurlarının kuşaktan kuşağa aktarılmasında aile, özellikle okulöncesi dönemde, çocuğun hayatında çok etkili bir sosyalleşme görevi görür (Yavuzer, 2020: 25).
Çocuklar aile ortamında ilk sosyal deneyimlerini edinirler. Ailenin sevgi, güven, ilgi duygularını sağlıklı bir şekilde yansıtması çocukların hayatlarındaki rollerine de olumlu yansır. Yazarın çocuk kitaplarında karakter üzerinden ebeveyn tutumlarını yansıtması okuyucu açısından önem taşımaktadır. Baba figürünün de bu anlamda çocuk yazınında doğru ele alınması gerekmektedir.
Cüceloğlu (2021), aile sisteminin gereksinimlerini değerli olma duygusu, güven ortamı, yakınlık ve dayanışma duygusu, sorumluluk duygusu, zorluklarla mücadele etme ve mutluluk ve kendini gerçekleştirme ortamı olarak sınıflandırmıştır.
Baba figürünün, çocuklara davranış şekli ileriki yıllarda yaşamında geliştireceği rollerde etkili olmaktadır. Fazla korumacı olmak veya aşırı ilgisiz olmak, tutarsız davranmak ya da sert tutum geliştirmek kişilik gelişimlerini olumsuz yönde etkilemektedir.
“Aile içi eğitimindeki aksaklıklar; çocuğun sosyalleşme süreci içerinde olumsuz yönde etkilenmesine, egosantrizmini yenememesine, sorumluluk yüklenmemesine, iş olgunluğuna ulaşmamasına neden olur” (Altınköprü, 2018: 132).
Çocuk kitaplarında baba ve çocuk arasında gerçekleşen iletişimin okuyucu dünyasında sunduğu iletiler kitap karakterini algılayışında önemli bir yer tutmaktadır. Bu iletiler duygusal açıdan okuyucunun karakterle yüzleşmesine ve empati kurmasına öncülük eder.
“Çocuk bir bireydir. Bir bireyin kalbindeki duygu, onun hayatının ifadesidir. Onu dinlemeyi bilmek, ona saygı duymak, onu bir birey olarak dinlemek ve kişiliğine saygı duymak demektir” ( Filliozat, 2019: 13).
Kumkurdu
İsveçli yazar Asa Lind tarafından yazılan Kumkurdu kitabının baş karakteri Zackarina adlı bir kız çocuğudur. Çekirdek bir aileye sahip olan ailesiyle birlikte küçük bir kıyı kasabasında yaşayan Zackarina’nın anne ve babasıyla olan ilişkisi, hayatı algılama ve anlamlandırma çabası kitapta yer almaktadır. Kitaba ismini veren Kumkurdu adlı karakter de Zackarina’ya hayatı ve ebeveynleri anlama konusunda yol gösteren arkadaşı olmaktadır.
Kitabın baş karakteri Zackarina’nın gelişim dönemine göre ihtiyacı olan en temel duygu sevgidir. Anne ve babasının ona ayırdığı zaman Zackarina için önem taşımaktadır. Kitapta yer alan baba, Zackarina’ya vakit ayırmamaktadır. Çocuk kitabında ele alınan baba figürü, gazete okumayı Zackarina ile ilgilenmekten daha önemli görmektedir. Bu durum Zackarina’da babasına karşı öfke duygusu uyandırmaktadır.
Zackarina denize girmek istiyordu. Ama bir sorun vardı. Denizde yalnız başına yüzemezdi, babasının da onunla gelmeye niyeti yoktu.
‘Şimdi zamanın yok,’ dedi babası. ‘Görüyorsun ya, gazetemi okuyacağım.’
‘Öyleyse ben de yalnız başıma giderim,’ dedi Zackarina.
‘Tamam, tamam,’ dedi babası. (Kumkurdu, s.5)
‘Orada bir çukur kazacağım,’ dedi Zackarina. ‘Kumsalda. Bir tuzak, sen içine düş diye.’
‘Öyle mi? Ne hoş!’ dedi babası gazetesini hışırdatarak.
Zackarina babasının kendisini hiç dinlemediği zamanlarda hep böyle derdi:
‘Öyle mi? Ne hoş!’ (Kumkurdu, s.6)
Kitapta, Zackarina ve babası arasında iletişim kopukluğunun olduğu söylenebilir. Babası Zackarina’yı dinlemiyor ve onun söylediklerini önemsemeyen bir tutum sergilemektedir. Zackarina da bir çukur kazarak babasını onun içine atmayı bile düşünmektedir. Zackarina tek başına yüzememektedir ve ebeveyne ihtiyaç duymaktadır. Desteklenmek ve güvende hissetmek istemektedir.
Zackarina’nın ihtiyacı olan şey babasının vakit ayırmasıdır. Annesi çalışan bir kadındır ama bunu kızına iletişim kurarken doğru bir şekilde yansıtmamaktadır. Babası işlerini evden yapmakta ama kızına uygun vakti ayıramamaktadır. Bu durumlara tepki olarak Zackarina da öfke duygusunu kullanmaktadır
Zackarina babasının yanına gitti. Babası çalışma odasında, masanın başında oturuyordu.
‘Baba,’dedi Zackarina, bugün balık tutmaya gidelim mi, sen ve ben?’
‘Lütfen Zackarina, şimdi olmaz. Çalışmak zorundayım,’ dedi babası. ‘Bak çok önemli işlerim var.’(Kumkurdu, s.13)
Zackarina ayaklarını öfkeyle yere vurarak odadan çıktı. İş, iş, iş! Hep aynı şey, iş de iş!(Kumkurdu, s.14)
Çocukların en önemli özelliklerinden biri de merak duygularıdır. Çevrelerini daha iyi tanımaları ve anlamlandırmaları için bolca soru sorarlar. Zackarina da anne ve babasının olduğu ama kendisinin olmadığı bir fotoğrafta neden orada olmadığını sormuştur. Babası ise bu soruyu geçiştirmiş ve kaçmayı tercih etmiştir. Zackarina bu soruyu daha sonra arkadaşı olan tilki Kumkurdu’ya yöneltecektir.
‘Peki o zaman, ben neredeydim o zaman?’ diye sordu Zackarina. ‘Annemin karnında yatmadan önce yani?’
Babası çenesini kaşıyarak, bunlar çok zor sorular gibi bir şeyler mırıldandı. Sonra saatine bakıp, ‘Ooo,’ dedi. ‘Radyoda haberler başlıyor!’ Ve çalışma odasına girip gözden kayboldu. (Kumkurdu, s.21)
‘Hey, bekle!’ diye bağırdı Zackarina. ‘Peki o zaman ben? Ben, ben olmadan önce neydim?’
‘Bunu yalnızca sen bilebilirsin!’ diye bağırdı Kumkurdu. ‘Bu seni öykün!’(Kumkurdu, s.23)
Zackarina merak ettiği şeyleri deneyimlemeyi seven bir kız çocuğudur. Bisiklet sürerken oluşan morlukları sayar, acısını pek hissetmezdi. Ama ayak parmağını bir yere çarptığında acı hissederdi. Babası bu durum karşısında kızına sevgi göstermiş, kucağına alıp parmağını üflemiştir.
‘Neyin var senin?’ dedi babası. ‘Sen böyle küçük şeyler için ağlamazdın! Bütün gün düşersin de gık bile demezsin.’
‘Aynı şey değil,’ değil diye burnunu çekti Zackarina. O zamanlar ağrımıyordu çünkü eğlenceli bir şeyler yaparken düşüyordum.’
Babası minik Zackarina’sını kucağına aldı, ayak parmağına üfleyerek teselli etti. (Kumkurdu, s.32)
Zackarina sözcükleri alışılmışın dışında kendine göre kullanmayı seviyordu. Babası sabah kahvaltısında şeker mi elma püresi mi istediğini sordu. Zackarina “hatlı” istedi. Babası kızının kendince oluşturduğu bu dili anlamamış ona saçmalama demiştir. Zackarina da tabağı babasının önüne itip dışarı çıkmıştır. İletişim kurarken babanın uygun bir dil kullanmaması küçük kızı sinirlendirmiştir.
“Zackarina kafasının içinde bir boşluk hissetti. Elma püresi? O da neydi? Hiç de lezzetli değildi. Eğer üzerine hatlı matlı kırmızı tatlı ıtlı pıtlı konulmayacaksa yulaf lapası yemeyecekti. Babasına da söyledi bunu.
‘Saçmalama’ dedi babası ve yulaf lapasının üstüne şeker serpti.” (Kumkurdu, s.41)
Zackarina’nın anne ve babası yemek masasında yemek yerlerken kızlarının ayaklarıyla masayı alttan tekmelemesini hoş karşılamazlar. Zackarina, küçük bir çocuktur ve yemek yerken vücudunu hareket ettirmek hoşuna gidiyordur. Babası bu durumu uygun bir dille ifade ederek yapmaması gerektiğini söylemişlerdir. Daha sonra sahilde hep beraber hoplayıp zıplayarak şarkı söylemişler.
‘Masa sallanıyor!’ dedi babası.
‘Tekmeleme!’ dedi annesi.
‘Ama ben tekmelemiyorum ki, ’dedi Zackarina. ‘Ayaklarım tekmeliyor.’
‘İyi öyleyse, söyle de yapmasınlar,’ dedi annesi.
‘İyice uyar,’ dedi babası.
‘Yemek yerken sakin olsunlar,’ dedi annesi.
‘Evet!’ dedi babası.
‘Tamam, tamam’ dedi Zackarina. Söyleyeceğim.” (Kumkurdu, s.49)
Zackarina’nın babası anahtarlarını kaybetmiş ve onları ararken birden Zackarina bahçeden içeri çizmeleriyle girmiş ve babasına dondurma almaya ne zaman gideceklerini sormuştur. Babası hem anahtarı kaybetmenin hem de kızının çizmeleriyle eve girmesine sinirlenmiştir. Çizmelerini çıkarmasını ve dondurma diye dırdır etmemesini söylemiştir. Babası yaşanan olaylarda kendi duygularını ifade etmek ve bulunduğu durumu anlatmak yerine onu dırdır etmekle suçlamıştır.
‘Zackarina! Çizmelerin!’diye hırladı babası. ‘Hayır, bir yere gidemiyoruz.’
‘Ama gidecektik ya,’ dedi Zackarina. ‘Gideceğiz demiştin, unuttun mu? Önce odun keseceğiz dedin, sonra da gidip dondurma alacaktık, öyle demiştin.’(Kumkurdu, s.53)
‘Çizmeler!’ dedi. “Onları çıkarıp öyle içeri girmelisin! Bunu daha kaç defa söyleyeceğim sana?”
‘Nereden bilebilirim kaç defa söyleyeceğini,’ dedi Zackarina. ‘Ama dondurma! Söz vermiştin. Gidip dondurma alacağız demiştin. Külahta, dedin.’
‘Çizmelerini çıkar ve dondurma, dondurma diye dırdır ederek başımın etini yeme!’dedi babası. (Kumkurdu, s.5)
Zackarina soru sorduğu için babasının kızmasına anlam veremez. Babasının ona davrandığı gibi davranır. Babasının aptal gibi davrandığını düşünür. Zackarina babasını rol model almaktadır. Zackarina dışarı çıkarken önündeki köknar ağacına tekme atar. Babasına olan öfke duygusunu ağaca yansıtır. Evde yaşanan olumsuz iletişim yüzünden Zackarina saksağan kuşuna bağırmıştır. Ailede öğrendiği davranışı çevreye aktarmıştır.
Zackarina öfkeyle dudaklarını büzdü. Babası şimdi gerçekten haksızlık ediyordu! Dırdır etmemiş, yalnızca sormuştu. Basit bir soru sormak yasak mıydı yani?
‘Asıl sen dırdırı bırak,’ dedi Zackarina. ‘Çizmelerin de çizmelerin deyip duruyorsun, kulaklarım bunu duymaktan yoruldu artık, sen haksızsın işte!’
Aptal baba, diye düşündü Zackarina. Yerde emekleyerek dolaşıyor ve durmadan dırdır ediyordu.
Zackarina önüne çıkan bir köknar ağacına tekme attı. Ağaçtaki yuvasından korkuyla havalanan bir saksağan bağırmaya başladı.
‘Sus’, dedi Zackarina. Elleriyle kulaklarını kapadı. ‘Seni dinleyecek halim yok!’
(Kumkurdu, s.54)
Zackarina’nın annesi işe gidip çalışan bir kadındır. Babası ise işlerini evden halletmektedir. Bu sebeple babası mutfakta bulaşık yıkamaktadır. Toplumun alışılagelmiş cinsiyet rolleri kitapta yer almamaktadır. Anne işe giden bir kadındır. Baba ev işleri ile ilgilenen ve çocuğuyla evde vakit geçiren bir babadır. Bu durum Zackarina için uygun bir model olmaktadır. Ama babasının evde iş yaparken Zackarina’nın ona yardım etmesini reddetmesi onun yardım ederken her tarafın dağıldığını söylemesi çocuğun güvenini kırmakta ve özerk hareket etmesini de engellemektedir. Zackarina, kimsenin ona ihtiyacı olmadığını düşünür. Lavabo tıkacını düşüren babasına Zackarina yardım eder, tıkacı bulup çıkarır. Babası ona defalarca teşekkür edip tekrar yardım edip etmeyeceğini sorar.
‘Ben sana yardım edebilirim,’ dedi Zackarina. ‘Ben çok iyi bulaşık yıkarım.’
Ama babası gerek yok diye teklifini geri çevirdi. ‘Kendim yıkarsam çabuk biter,’ dedi. ‘Sen yıkarken her şey çok fazla dağılıyor. En iyisi sen dışarı çıkıp oyna.’ (Kumkurdu, s.75)
Böyle demişti babası. Yalnız başına yıkarsa daha çabuk bitirirmiş!
Zackarina, ona bir daha asla yardım önermeyeceğim, diye düşünerek mutfağa girdi.
‘Ne yapıyorsun?’ dedi Zackarina.
‘Tıkaç!’ dedi babası. “Bulaşık lavabosunun tıkacı! Düşürdüm, yuvarlandı… buraya… dolabın altına… elim yetişmiyor!’
‘Senin ellerin çok büyük,’ diyerek babasına tıkacı verdi. Babası defalarca teşekkür etti. Ve hâlâ bulaşığa yardım etmek isteyip istemediğini sordu. (Kumkurdu, s. 80)
Sonuç
Çocukların duygularını, içsel dünyalarını anlamamız için onların gözüyle dünyayı anlamamız gerekir. Bunu yapabilmek öncelikle ebeveynlerin görevidir. Aile ortamı çocuğun gelişimi açısından en etkili sosyal ortamdır. Babanın çocuğun gelişiminde rolü yadsınamayacak kadar fazladır. Bu durumun çocuk kitabına yansıması çocuk okurun karakteri içselleştirmesinde önemlidir. Aile içi iletişim, gösterilen sevgi, güven ve dayanışma duyguları çocuğu kendi toplumsal rollerine hazırlar. Çocuk kitaplarında ele alınan çocuk karakterler ve onların işleniş tarzı çocuk okur için çok önemlidir. Çocuk okur bu rolleri benimseyebilir. Verilen iletiler dolaylı da olsa okur için önem kazanır. Yapılan bu çalışmada da Asa Lind’in Kumkurdu adlı kitabının incelenmesi sonucunda kitapta çocuk ve baba ilişkisine yönelik iletiler incelenmiştir. Kitapta yer alan çocuk karakterin baba figürünün tutumundan etkilendiği ve toplum içindeki rollerine de bunu yansıttığı gözlemlenmiştir. Babaların özellikle okul öncesi ve ilkokul çağındaki çocuk üzerinde etkisi çok büyüktür. Çocuğu duygusal açıdan, kişilik gelişimi ve sosyal gelişimi açısından etkilediği görülmektedir. Özellikle fiziksel ve ruhsal olarak sevgi ve güven ihtiyacının çocuğa aktarılmasıyla birlikte aile içi iletişimin gerekliliği de öykü boyunca sezdirilmektedir. Zackarina adlı küçük kız ebeveynlerinin cevap veremediği çoğu durumda arkadaş olarak edindiği Kumkurdu’ya danışmaktadır. Kumkurdu, çocuk dünyasından anlayan ve Zackarina ile iletişim kurarken ona yol gösteren bir arkadaştır. Asa Lind, bu çocuk kitabında küçük bir kız çocuğunun aslında gelişim dönemine göre gayet normal davrandığını ebeveyn olarak anne ve babaların tutum ve davranışlarının gözlemlenmesi gerektiğini bize sunmaktadır. Sonuç olarak Asa Lind’ın Kumkurdu kitabında gösterilen anne ve baba çocuğun kişilik gelişime, duygusal-sosyal gelişimine ve toplumsal gelişimine etki etmektedir. Aile içinde kurulan iletişim becerilerinin kalitesi, çocukla geçirilen vaktin önemi, sevgi ve güven ihtiyacının yansıtılmasının önemi ve gereği kitapta hissettirilmektedir.
Kaynakça
Altınköprü, T. (2018). Çocuk Psikolojisi. Ankara: Hayat Yayınları.
Cüceloğlu, D. (2021). İçimizdeki Çocuk. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Filliozat, I. (2019). Çocuğun Duygusal Dünyası. İstanbul: Pegasus Yayınları.
Kavcar, C. (1999). Edebiyat ve Eğitim. Ankara: Engin Yayınevi.
Lind, A. (2019). Kumkurdu. İstanbul: Pegasus Yayınları.
Yavuzer, H. (2020). Çocuk Psikolojisi. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Yörükoğlu, A. (2020). Çocuk Ruh Sağlığı. İstanbul: Özgür Yayınları.